yaşantımdan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yaşantımdan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Geç Kalmış 2020 Hedefleri

2019 hedeflerime dönüp bakmak dahi istemiyorum çünkü o kadar azını yapabildim ki bu durumdan bir miktar pişmanlık duymaktayım. Ama Geçen 1 Yılın Ardından yazımda anlattığım gibi bazen ne kadar dezavantajı fazla gibi gözükse de o seçimin avantajı bir buz dağının sadece gözüken yüzeyi gibidir. Benim için ara vermek aynen böyleydi. Sadece ruhumu ufak bir şekilde dinlendireceğini sanıyordum. Bunun yanında yıl içinde hedeflediğim her şeyi bir kenara atıp o an ruhum ne yapmak istiyorsa onu yapmak, mutlu olduğum anlarda sadece o ana odaklanıp bütün düşüncelerimi, endişelerimi bir kenara bırakmak... Bütün bunlar çok basit gibi geliyor. Fakat yaptıktan sonra anladım ki gerçekten hedeflerden, filmlerden, kitaplardan kendine bir şey katmaktan öte önemli şey belki de tek şey zenginleştireceğiniz o ruhun sağlıklı ve dinç bir halde olmasıdır. Neyse bu kadar duygusal konuşma yeterli.


Evet birkaç senedir süren geleneği bozmayıp devam ediyoruz.

  •  100 Film


 Geçen sene film izledim fakat saymadığım ve saysam bile kesinlikle 60’a ulaşmadığımı bildiğim için biraz ceza mahiyetinde film sayısını 100 olarak belirledim. 



  • 12 Dizi

Dizi izlemememdeki en büyük sıkıntı dizi indirmenin tamamen bir işkence olmasıydı. Fakat Netflix’in indirme seçeneği sağ olsun bu sene böyle bir sıkıntım kalmadı. Hatta şimdiden Blacklist ve Brooklyn 99’da güncel kısmına gelmiş bulunmaktayım.


  • 52 Kitap

 Son gelen zamlar, dolar kurları  kitapları gerçekten farklı bir seviyeye taşıdığı ve giderlerim arttığı için kitap almak benim için epey zor hale geldi. Bu sebepten kitap okuma hedefini kaldırmak yerine farklı alternatifler aradım. Çünkü kitap okumaya ara verdiğimden beri  kelime haznem ile ilgili problemler yaşıyorum. Bu sebepten dijital ortamda kitap okumaya başladım ve şimdilik fena gitmiyor. 


  • 12 + 12 Yazı


Bloglara ara verdiğim için iki bloğum içinde yıllık 12 yazı belirledim fakat tabi ki üstüne çıkmak istiyorum.

Belirli hedefleri bitirdiğimize göre şimdi biraz daha belirsizlere gelelim.  3 adet yeni hobi edinmiş ve bunları aktif olarak yapıyor olmak istiyorum. En azından yılın sonuna kadar. Şu an bu hobilerden iki tanesi belirlendi gibi fakat tam gelişme olduğunda paylaşacağım.

Bu sene 4 farklı şehir gezmek istiyorum. Geçen sene çok istediğim hedeflerimden birini gerçekleştirebilmiştim ve tatile gittim. Bu sene ise çevre illerden 4 tanesine gidip gezip görmek istiyorum. 

Henüz ehliyet almadım zira bir süreye kadar araba korkum hala devam ediyordu. Fakat artık bu yaz yapacak bir işim de olmadığına göre ehliyet işini aradan çıkarmak mantıklı bir adım olacaktır benim için.



  • Udemy
Yazılım dillerinin birçoğuna fazlasıyla aşinayım fakat bu sene en az bir yazılım dilini tam gereklilikleri ile bitirip kendi kendime bir bitirme projesi yazıp saklamak istiyorum. Onun haricinde Udemy'den bir kurs bitirme gibi bir hedefim var. Farklı bir dil olabilir, bir hobi olabilir. 


Şubat'ın sonunda olsak bile her sene yazmayı alışkanlık haline getirdiğim bir yazıyı kenara atıp devam edemedim. Peki siz neler yaptınız? 2020 hedef yazısı yazdınız mı? Yorumlarda buluşalım Dünyalılar!

Sonra görüşmek üzere!


Diğer Yazılarım; 

İnstagram: Yalnizamaozgur

2019 Hedeflerim


Selamlar Dünyalılar! İki senedir devam etmeye çalıştığım bir mim çalışmam var bildiğiniz üzere. Her senenin başında –beklentilerimi değil dikkatinizi çekerim- hedeflerimi belirlediğim bir yazı yazıyorum. Ardından senenin sonuna geldiğim zaman ne kadarını gerçekleştirmişim neden gerçekleştirememişim üstünden geçiyorum (2018’e Veda Ederken adlı yazımda hedeflerimi gözden geçirmiştim)

Şimdi buradayız!


Tıpkı geçen seneki gibi 60 sayısını kendime hedef olarak belirlemeyi düşünüyorum. 60 kitap 60 yazı 60 film! Buna ek olarak 30 anime koymak niyetindeyim bu sene. Anime uzunlukları belirsiz olabiliyor. (Güncel izlediğim anime sayısı 172!)


Yazı hedefine ek olarak ikinci bloğum olan https://kodawari-engineer.blogspot.com’a bu sene 30 yazı hedefi getiriyorum. Yılın ortalarına doğru sadece mesleğim ile ilgili olan yazılarımı, deneyimlerimi yazacağım ve özgeçmişime koyabileceğim yeni bir site açmak aklımdaydı. Ardından bunu hayata geçirdim. Fakat hızlanan hayat tempom yazılarımla benim arama bir miktar girdi bu sene.



İkinci hedefim ise artık çalışıp para kazanabilmek ama bu mevsimlik bir işten ziyade artık geleceğime katkısı olan bir işte çalışmak istiyorum. Hem parasızlıktan sıkıldım ki bildiğiniz üzere dört aya yakın bir süredir yurtta kalıyorum hem de okul bitmeden ben mesleğimle ilgili bir işte çalışmak benim okul başladığından beri hedefimdi.


Uzun zamandır tatile gitmedim. Gerçekten dinlenebileceğim bir tatil yapmak istiyorum. Bu senenin planları arasındaydı fakat denk getiremedik bir türü. Umarım bu sene gerçekleşir.



Bu sene en az 5 dolma kalem alabilmek ve en az 3 mürekkep alarak dolma kalem koleksiyonumu büyütmek istiyorum. Çok sevdiğim idolüm olan başarılı bir iş kadınının bana hediye ettiği dolma kalemle başlayan serüvenimi devam ettirmek istiyorum.


2017 yazında Yaz Biterken adlı yazımda bahsetmiştim uzun zaman boyunca çabaladıktan sonra kaligrafi konusunda ilerleme kaydedebilmiştim. Fakat bunun sadece başarıldıktan sonra bırakılacak bir hobi olmadığını bu sene sonunda anlayabildim. Kaligrafi kalemi olmadan da kaligrafi yapılabiliyor ve güzel yazı yazılabiliyormuş. Bu da emek ve alıştırma gerekiyor. Bu sene bol bol alıştırma yapmayı hedefliyorum. 


Bu sene 3 ay Ruheşimin gelişi için para biriktirmeye başlamıştım ve bu konuda başarılı olabildiğimi fark ettim. Bunu bu sene Ocak ayından itibaren bütün sene boyunca yapmaya karar verdim.


Bu senenin başında sevdiğim bir tür üzerinde koleksiyon yapmaya karar vermiştim. Bunu da Sherlock Holmes olarak seçmiştim. İnternetten çeşitli araştırmalar ile koleksiyonuma biraz biraz başlamıştım fakat bu sene nasıl kitap okuma hedefim başarısız olduysa bu da oldu. Umarım bu sene en azında 10 kitap almış olmayı hedefliyorum.

Hayatım değiştirecek 5 adım atabilmek. Bu biraz belirsiz bir hedef. Şu ki hayatımda değişime sebebiyet veren bazı adımlarım oldu. Mesela Minimalizm ve Benim Hikayem yazımda bahsettiğim gibi minimalizmi keşfetmem ya da bullet journal'a başlamam gibi hayatımı yeni bir patikaya sokacak adımlar atmak istiyorum.


Hobilerimin olmasını seviyorum. Blog yazmak, ardiuno ile uğraşmak, bullet journal tutmak... Bu sene bunların üstüne iki adet daha eklemek ve onlar üstünde çabalamak istiyorum.


400 dünyalıya ulaşabilmek. (Umarım?)

İşte böyle dünyalılar. 2019 yılına tam bir hafta kaldı. Sizin hedefleriniz neler, bunun hakkında yazı yazdınız mı bu seneniz nasıl geçti? Düşüncelerinizi benimle paylaşmayı unutmayın!


Son olarak aklınıza gelen hobiler varsa aşağıya bırakırsanız çok iyi olabilir. 

2018'e Veda Ederken

Selam dünyalılar uzun sayılabilecek bir zamandır buralara uğramadım. Yazma yeteneği bir dili öğrenmek gibi aslında. Çok nankör. Pratik yapmayınca kayboluyor.

Rahat on beş yirmi güne yakındır ajandamda 'Yalnizamaozgur yani yazı' maddesi bir sonraki güne ertelenip duruyor. Kaybolduğum zamanlarda neler olduğunu, yurda alışıp alışamadığımı, neleri unuttuğumu size anlatmak istiyordum. Hala istiyorum. Ama şu an öncelik sanırım bu yazının.

İki senedir devam ettirmeye çalıştığım bir mim çalışmam var yeni yıldan beklentilerim adı altında. Fakat bilenler bilir olay sadece yazıp kenara atmakla bitmiyor. O senenin sonunda gerçekleşip gerçekleşmediği hakkında ufak bir yazı yazıp ardından sonraki sene için beklentilerimizi yazıp bu zinciri devam ettiriyoruz.

Bu yazıda 2019 beklentilerimden bahsetmeyeceğim. Zira hala bunun için erken bence. Bu yazı sadece 2018 olsun.

(2018 Beklentilerimi okumak isteyenler için tık!)

Arkada müzik olsun diye spotify'ı açmıştım ki önüme bu ekran çıktı. Hoş bir tesadüf oldu ve açıkçası defalarca yazmaya çalışıp akıcılık konusunda sorunlar yaşadığımı düşündüğüm için biraz hevesim yoktu. Bana daha da heves verdi.


Şimdi bu yıla dair beklentilerimin gerçekleşip gerçekleşmediğine geçelim.


1.Hızlı Geçmesi

Buna verecek bir cevabım gerçekten yok. Çünkü yolu bitirdiğiniz zaman dönüp arkanıza bakmak kolay gelir fakat başlangıçtayken bitişi görmek her zaman zordur.


2.İdeal Kiloma İnmek
AHAHAHAHAHAH. nope.


3.Belirlediğim 3 challenge’i başarılı şekilde bitirmek

Kitap okuma challenge (an itibari ile) : 27/60


Evet, bu kesinlikle başarısız oldu. Açıkçası kitap fiyatlarının delicesine artması ve benim yurda geçip yeni hayat düzenine alışmaya çalışmam açıkçası hedefi tamamen yok etti. 

Yazı yazma challenge (an itibari ile) : 47/60


Bir ayda 13 yazı yazmak imkansız değil fakat benim için zor. Neredeyse 2 güne bir yazı düşüyor. Bende iki satır yazıp kaçan biri olmadığım için sanırım bu da başarısız oldu. Üç ay boyunca yazı yazmaktan kaçtığım için böyle oldu galiba.


Film izleme challenge (an itibari ile) : 48/60 (gurur ve önyargıyı iki kez yazmışım)


Bu hedefi biraz dişimi sıkarsam bitirebileceğim düşüncesindeyim.

4.Fonksiyonel bir sırt çantası almak

5.Fonksiyonel bir kalemlik almak

Bu iki maddenin cevabını Neler Taşıyorum yazımda bulabilirsiniz.

6.300 Dünyalıya ulaşmak (240/300)

                      


:(


Hayatımda bu yıla kadar gerçekten nefret ettiğim asla hatırlamak istemediğim tek yıl 2015 yılıydı. En azından sonu değil de başı. O yıl benim üniversite sınavlarına giriş senemdi ve her insanın karanlık yılı olduğu gibi benim de karanlık yılım o seneydi. Sezar'ın hakkı Sezar'a bu sene gerçekten ne o kadar kötüydü ne o kadar umutsuzdu. 

Sadece tek kelime ile zordu. Gerçekten zordu.

Hayatta herkesin genel bir sınavının olduğunu ve bu sınavın tek bir kelime ile özetlenebileceğini düşündüm hep. Kiminin hayatında sevgiydi bu kiminin hayatında ise paraydı. 

Benim hayatımda ise sabır.

Hep böyle oldu. Benim hep sabretmem gerekti ve gerçekten beklemekten nefret eden bir insanım. Hayatım başlarken bile sabırsız davranmışım ve hep bunun cezasını çekiyorum.

Nasıl mı? Şu şekilde. Doğum günlerimi hep okulda kutlamak istedim. Fakat bilin bakalım kim yazın sonunda doğdu? (25 Ağustos) Asıl olay o gün doğmam değil -zira bu olsaydı bir anlamı olmazdı. Olay aslında normal doğum tarihimin tam Eylül ortası olacak olması fakat benim daha hayata başlarken sabredemeyip bir ay erken doğmam! Oysa sabretseymişim her sene okulda kutlayabilirmişim doğum günümü. 

Bu yıl sabretmem gereken bir yıldı ve bu yüzden zordu. Ruh eşimden uzak kalmam gereken bir yıldı. Umarım ilk ve son olur. Bir şeylerin iyi gitmesini beklerken biz sınandıkça sınandık. Haftalarca sesini duyamadığım, haber alamadığım vakitler oldu. Günde sadece beş dakika konuşmamızın izin verildiği zamanlar da. Sayılara bakarken diyordum ki 'Asla geçmeyecek.' 

Krizlerden krizlere depresyonlardan bunalımlara sürüklendim. Sanki yıllardır uzaktaymış gibi geldiği anlar oldu ve unuttuğumu sanıp ağlamaktan gözlerimin şiştiği geceler. Gerçekten yıllardır hissetmediğim yalnızlık hissi yakamı bırakmadı yıl boyunca. Ama şu var ki eğer bu satırları okuyorsan sana bir şey söylemek istiyorum bütün dünyalılardan özür dileyerek. Beklemek hayatta en nefret ettiğim şeydir bunu en iyi sen biliyorsun. Buna rağmen onlarca yıl daha beklemem gerekse bile beklerim. Bu yüzden sadece bu yüzden bu yıl benim için kötü bir yıl değildi. Zor bir yıldı. 

 -Beklemek cehennemdir. Ama beklerim seni. (W.S)

Tamam yine duygusal moda bağladım. Bunun dışında yılın sonlarına yaklaşırken her şey normaldi aslında. Kitaplarımı okuyor, yazılarımı yazıyordum. Fakat sonra devasa bir şey oldu. Babam tercih yapmamasına rağmen, kimse beklememesine rağmen babamın Ankara'ya tayini çıktı! 

İşte o andan itibaren işler garipleşmeye başladı. 

Üniversitenin başından beri yakın arkadaşım olan birinin bana sebepsizce veda etmesiyle başlayan yıl garip bir patikaya girmeye başlamıştı. Daha sonra çözülmesini aklımın ucundan bile geçirmediğim sorunlar biraz çektiğinde açılan bir düğüm gibi birden çözüldü. 

İşte ben bunların şaşkınlığını üç dört aydır yaşarken bir anda yeni arkadaşlarım oldu, yeni düzenim oldu bünyem başta buna alışamadı bile! 

Birden özgürlüğün tadını hissettim. Bu noktadan itibaren her şey sanki hızlandırılmış moda alınmış gibi ilerlemeye başladı. Yurt hayatına alışmaya çalışmam, ailemle olan durumlar, yeni gelişmeler...


Yani Dünyalılar anlayacağınız zor bir yıldı fakat sonuna geldik neredeyse.

Özel teşekkürlerim her birinize. Başta bu yazıyı okuduğunu sanmasam da bir senedir bana katlanabilen, doğum gününü unutmama rağmen hala benimle konuşmaya devam eden, kilometrelerce öteden her nasıl yapıyorsa sarılmayı becerebilen ve bu yılı depresyonda geçirmememin en büyük sebebi olan Süm'e. Benden asla desteğini esirgemeyen, sorunlarımı, ağlamalarımı bıkmadan dinleyebilen Nurten Hocam'a . Her serzenişime gülümseyerek cevap veren ve beni iyi bir şeylerin olabileceğine inandıran DeppTone'a! Bu sene edindiğim ve ısrarla yakamdan düşmeyen waffle canavarı ismini vermek istemediğim elektrik mühendis adayı dostuma. 

Ve son olarak sizler Dünyalılar! Yazılarımı okuyup bana değer veren sizler. Hepinize çok teşekkür ederim! Hepinizle daha nice yıllar geçirmek üzere! 

Yaz Bitmişken

Gene ara verdiğimi sanıyorsanız gerçekten çok yanılıyorsunuz demektir. Yılın bitmesine 2 ay kalmışken tamamlayamadım hedefleri düşünmek başımı ağrıtıyor.

Her şey bir yana geçirdiğim en berbat yaz olabilir 2018 yazı.

18 ağustos günü -stajımı ayarlamak için oradan oraya koşturduğumuz gün oluyor- tayinler (SONUNDA) açıklandı. Bu emekli olmayı düşünen babam için, burada hayatımızı devam ettireceğimizi inatla savunan annem için, hayatlarında ilk kez hatırladıkları ve sevdikleri yerden ayrılacak olan ikiz kardeşlerim için büyük bir şoktu. İkizlerin ve annemin ilk tepkisi ağlamak oldu tabi ki.

Ben ise;


Ben bir taraftan staj için koştururken bir taraftan da evdeki eşyaların BİR HAFTA İÇİNDE toplanması gerekiyordu. Benim stajım olduğundan eşyaların toplanması iyice gecikti. (Çünkü en fazla yardım edip işleri organize eden kişi benim ailede) Ardından 22 ağustos günü ailem yeni şehirlerinde yeni bir hayata başlamak için yola çıktı.

Peki ben?


Tayinlerin açıklandığı andan itibaren kendimi geniş çaplı bir savaşa hazırladığımı inkar edemem sanırım. Zira diğer yazılarımda defalarca kendi ailemin bende bulunan mantığın yüzde birine sahip olmadığını belirtmiştim. Bu yüzden MANTIKSIZ olarak beni yanlarında götürmek isteyeceklerini bekliyordum ki olmadı.

Garip bir şekilde bıraktılar.


Evet ben sizden daha çok şaşırdım. Yine de bırakıyor olmaları bene saçma sapan içerikli elli tane konuşma çekmelerininin önüne geçemedi.


İşte böyle. Şu an yurdumsu bir yerde kalıyorum ve hayat her zaman olduğu gibi devam ediyor. Minicik bir aradan sonra sahalara dönebildiğim için mutluyum.

Son Günler Hakkında

Bugün iki bardak kahve içtim canım şiddetle üçüncüsünü istiyor. Bir tarafım üşendiğinden bir tarafım gecenin on birinde kahve içmeyi mantıklı bulmadığından yazı yazmaya devam ediyorum. Bir aydır olan kafein eksikliğinden belki de bu kadar çok bünyemin istemesi. Zira kaldığım yerde bir değil iki değil üç kavanoz kahvem var ama düzgün bir su ısıtıcım yok. Olan ile elimin üstünü yaktım bir defa sonra da çalıştırmaya erindim zaten.

 Yapılması gereken işler alınması gereken eşyalar var ama işte belirsiz olan bir oda arkadaşı yüzünden erteleyip durmak zorunda kalıyorum hepsini. Bunca düzensizlik obsesif komplesif bozukluğumu cidden çok sinirlendiriyor. Ki sabır etmek eylemi hayatım boyunca cidden en nefret ettiğim ve hep imtihan edildiğim eylem fakat barıştım kendisiyle sanki üç yıldır. Ve tabi ki bunu kendi başıma yapmadım.

Şu an ise aslında çok ufakken olduğum bir şehre geri döndüm. Kader işte belli olmuyor bir bakıyorsun dönüp dolaşıp aynı yere bir daha uğramışsın. Fakat bu şehir bana soğuk, uzak ve yabancı. Aslında şu an bütün şehirler öyle sadece biri hariç. 81 ilde sadece bir şehir bana çok tanıdık ve fazlasıyla güzel geliyor. Bunun sebebi şehirde kendimi bulmam değil şehrin 'içinde' kendimi bulmam. O şehrin bana yansımamı bahşetmesi.Fakat şu an o yok ve gerçekten çevrem siyah beyaz filmlerdeki gibi sanki tek ben renkli kalmışım. Çünkü çevremde olan biten hiç kimse hiçbir durum hiçbir olay beni ilgilendirmiyor benden başka. Bazen öyle anlar oluyor ki sanki o siyah beyazlık ayaklarımdan yukarı tırmanmaya başlıyor gibime geliyor. Alarm çanları çalıyor işte tam o zaman.

Tek bir insan sadece tek bir kalp sizin için bütün dünyayı renkli ve olabildiğince parlak hale getirebilir mi? Evet getirebilir çünkü bazı insanlar güneş gibilerdir. Ortaya çıktıkları an her şeyi aydınlatıp, ısıtırlar. Ve ben şu an geceyi yaşıyorum hayatımda. Umarım ilk ve son gece olur bu. Çünkü ay ile nereye kadar gidebilirsiniz ki? Silületleri görebilsek bile renklere ihtiyacımız var.

Önceden ne kadar bıksam da, yorulsam da, bir sürü duygu karmaşası yaşasam da 'ev' diyebileceğim bir yer vardı. (Yuva değil.) Sonra birtakım olaylar oldu, durumlar değişti. Şimdi ise bir süre evim olmayacak sanırım. Bu beni üzmüyor aslında saçma bir şekilde mutlu ediyor çünkü hani bazen ip incelir incelir ama kopmaz ya o lanet şey. Kopmasını beklersiniz, çekersiniz ama o son iplik sizden güçlü çıkar. Hah işte sanki o ip kopmuş ve ruhum rahatlamış gibi. Yuvayı zaten bir kenara bıraktım ama insan kendi evinde sessiz ağlamayı öğrenmemeli kendi kendine. Binlercesinden biri işte bu.

Binlerce kez şükürler olsun ki zaten bir yerim var benim. En azından olduğunu düşünüyorum. İstediğim gibi davranabildiğim istediğim zaman ağlayabildiğim istediğim zaman bağırabildiğim en önemlisi de her saniyesinden keyif aldığım. İşte o yeri evim yapmak için uğraşıyorum son birkaç senedir. Çünkü zaten böyle bir yer senin evin olursa yuvan olmuş olur.

Hayatınızın İplerini Elinize Almak: Kabullenmek ve Devamlılık


BB kuşağının ne kadar mutsuz olduğuna dair kendilerinin bile fikirleri yoktu. Çünkü hayatları boyunca aileleri ne istiyorsa onları yapmışlardı bir kukladan öte gidememişlerdi hatta kendileri hakkında alınan kararlarda fikir bile belirtemeden yıllarca yaşamışlardır. Hayaller, idealler onlar için boş düşüncelerden ibarettir. Bu yüzden isteklerimizi ya da ideallerimizi ailemize kabul ettirmek konusunda çok fazla sıkıntı yaşamaktayız. Yine de aileniz, siz kararlı olup devam ettiğiniz sürece eninde sonunda kabulleneceklerdir durumu.

Değişim süreci sizden çok fazla şey götürebilir ki muhtemelen götürecektir de. Bazen en yakınımızdaki insanlara o kadar düşkün oluruz ki onların bize verdiği zararın büyüklüğünün farkında bile olmayız hatta sorunu başka alanlarda ararız. Değişim süreci ve hayatınızı bir raya oturtmak o insanların gerçek yüzleriyle isteseniz de istemeseniz de yüzleşmenizi sağlar. Bu durum korkutucu gibi gözükse de büyük bir cesaret ve kararlılık gerektirir, karakterinize mutlaka katkısı olacaktır.

İstediğiniz hayata ve kişiye ulaşma sürecinde çevreniz çokça değişecektir. Bunlar sizi korkutmasın ki zaten korkutmamalı. İnsanlar gelirler geçerler. Önemleri büyüktür fakat onlara odaklanırsak kendi hayatımızı unutup hedefimizden sapmamız an meselesidir.  Bu yüzden aradaki dengeyi iyi kurmalıyız.

Bunun haricinde sevdiğiniz ve istediğiniz işleri yaparken ne kadar çok keyif aldığınızı fark edeceksiniz. Bunlar güzel olaylar. Elbette bu yolda engeller olacak keza sizi yıldırmak isteyenler de. Bazen siz  yorgun hissedeceksiniz belki işin daha başındayken bırakmak isteyeceksiniz. Ama unutmayın bunu kendinize borçlusunuz. Mutlu bir hayatı, istediğiniz yaşamı. Yolda ilerlerken başka hedefler bulacaksınız kendinize. Bu niyette olmalısınız. Çünkü insanoğlu öyle bir yapıdadır ki hedefine ulaştığı anda pusulasını kaybedebilir. Bu yüzden kendinizi geliştirmenin bir sınırı olmadığına emin olun.

İnsan istediği sürece hiçbir şey imkansız değildir.


Bölüm 1 Uyanış
Bölüm 2 Barışma
Bölüm 3 Ayrıştırma ve Karalar


Hayatınızın İplerini Elinize Almak: Ayrıştırma ve Kararlar


Peder ile benim ‘Bencil,  egoist, sadist.’ Bir insan olduğuma dair bir tartışmaya tutuşmadan birkaç  gün önce yine beni asla tanımayan bir evebeyn olarak bana bir yazı yollamıştı.

Bu yazıda BB (baby boomer) denilen 1944-1965 doğumlu insanların sosyal ilişkilerinde daha başarılı olmalarının imkânsızlıktan kaynaklanan bozulan her eşyayı yeniden onarıp kullanmaya devam etme alışkanlıklarından dolayı daha iyi olduğunu fakat 1965-2000 doğumlu olan X,Y kuşağı denilen kuşağın insanların daha alıngan, aşırı özgürlükçü ve asıl önemli olan sosyal ilişkilerinde sürekli değişken olan ‘Bana arkadaş mı yok?’ tarzındaki düşüncelerle tamirciliği unuttuğunu ve bunun bir ‘beceriksizlik’ olduğunu vurgulayan bir yazıydı.

Yazıya karşı sadece acı şekilde güldüm.

Aşırı özgürlükçü olduğumuz doğru bunu sadece ben için değil biz için konuşacak olursam. BB kuşağı dünyanın ne kadar büyük olduğundan bir fikri olmayan bir kuşaktı. Bu yüzden de kendisini zehirleyen belki de öldüren insanları hayatlarında tutmayı ‘tamircilik’ olarak lanse ediyorlardı. O kuşağın ne kadar mutsuz olduğuna dair kendilerinin bile fikirleri yoktu. Çünkü hayatları boyunca aileleri ne istiyorsa onları yapmışlardı bir kukladan öte gidememişlerdi hatta kendileri hakkında alınan kararlarda fikir bile belirtemeden yıllarca yaşamışlardır.

Onlar bizim anne babalarımız oldular. 

Bana göre ilkel bir içgüdü olduğu için bazı insanlara göre ise doğru olanın bu olduklarını düşündükleri için kendi isteklerini tıpkı onların evebeynlerini kendilerine yaptıkları gibi bize diretmeye kalktılar. Bu durumu ‘Bizim için en iyisini düşünmek.’ başlığı altına gizleyip iyi bir olaymış gibi sundular. Ama ancak aileniz ile aranızdaki bağ ciddi manada çok güçlü ise ve siz ailenizin kendinizi tanıdığına eminseniz bilebilirler. Fakat zaten çocuğu ile bağı gerçekten güçlü olan aileler genelde çocuğun fikir ve düşüncesini önemser, kendisi sadece rehber olur. Yukarıda anlattığım örtbas etme durumu ise çocuğunu tanıdığını sanan fakat gerçek kişiliği hakkında hiçbir fikri olmayan ailelerde görülen bir örnek.

Uzun lafın kısası işiniz çok zor olabilir. Kendinizle barıştıktan sonra –ve kim olmak istediğinize karar verdikten sonra- hedefinize ulaşmak için adım atmaya başlamanız gerekiyor.


İlk önce düzeltilmesi gereken durumları listelemek ve bu durumları düzeltmek için çözüm yöntemlerini kâğıda yazmak etkili olabilir. Bu yürümeyen bir evliliği bitirmek, yeniden üniversiteye hazırlanmak gibi büyük gözüken gözünüzü korkutan değişiklikler olsa bile lütfen pes etmeyin. Bu sizin hayatınız ve siz inanın ki en iyisini hak ediyorsunuz.
Değişim dönemi size çok fazla şey gösterecektir. Sandığınızdan daha çok. 

Çevrenizdeki insanların ak mı kara mı olduğunu net bir şekilde anlayıp size yük olan insanları tek tek hayatınızdan çıkarmanızı tavsiye ederim zira sadece israf. (daha fazla sadeleşme için minimalizm ve benim hikayem ) Sizi kararlarınızdan caydırmaya çalışan insanları dikkatlice gözlemleyin. Kendi çıkarları için mi yapıyorlar yoksa sizin iyiliğiniz için mi? Bunu iyi tartmanız gerekiyor. Bunları kolay ‘mış’ gibi gözükebilir ama ilk yazıda söylediğim gibi hayatınızı düzene sokmak zor ve acılı bir süreçtir


(devam edecek.)

Bölüm 1 Uyanış

Bölüm 2 Barışma


Hayatınızın İplerini Elinize Almak: Barışma


Hayatta en önemli kişi sizsiniz.

Başka hiç kimse değil. Çünkü bu hayatta yanınızda daima olacak bir kişi var. O kişi sizsiniz ve yine kendinize iyi bir arkadaş olmalısınız.

Hayatınızı düzeltmek istiyorsanız en azından kendinizi önemsediğinizi düşünüyorum. Fakat bu her zaman yeterli gelmeyebiliyor. Mesela sonraki bölümlerde bahsedeceğimiz hayat çizginizi ailenize aktarırken onlardan gelen negatif tepkiye karşı hemen pes etmek gibi. 

Kendinizi birileriyle idealleriniz, hayalleriniz uğruna savaşabilecek kadar önemsemelisiniz.
Kendimizi sevmek zorlu bir süreçtir. Bir noktada çoğumuzun olmak istediğimiz idealimizdeki kendimiz ile şu an olan halimiz arasındaki fark yüzünden, o halimize ulaşmamızı engelleyen engeller yüzünden nefret ederiz.  Bunu engellemek için ilk önce kendimize dürüst olmamız gerekiyor ya da en azından bunu denememiz.

 Kim olmak istiyoruz?

 O kişi olduğumuzda mutlu olacak mıyız?

Bu iki soruya uzun süre cevap aradım. Verdiğim cevaplardan tamamen tatmin olana kadar harekete geçmedim. Zira bu sizin hayatınızı etkileyecek bir karar olduğu için acele etmek istenmeyen sonuçları peşinden getirebilir.

Bunları düşünme sürecinde her zaman isteyip hiçbir zaman yap(a)madığınız bazı aktivitelere başlayabilirsiniz. Bu önemli bir adım olabilir sizin için. Veya istemeyerek, birilerinin zoruyla yaptığınız aktiviteleri bırakabilirsiniz. Sevmediğiniz, görüşmek istemediğiniz insanların numarasını silebilirsiniz.

Basit olanlarla başlayın. Hemen kıyafet dolabınızı yenilemeye kalkmayın ya da hayatınız boyunca ruj sürmemiş biri olarak makyaj yapmaya. Daha göz önünde olup ertelediğiniz isteklere odaklanın. Çünkü daha barışma safhasındasınız.  Hayatınızı radikal derecede etkileyen kararlar almak için aynada kendinize samimi şekilde gülümseyebiliyor olmanız gerek. 

Bunca planı nasıl yapıyorum diye soruyor insanlar bana hep. Hem film hem anime hem dizi izleyip kitap okuyup aynı zamanda blog yazıp nasıl kendimi bir taraftan farklı alanlarda geliştirebiliyorum? Çünkü kendimi seviyorum ve kendime saygı duyuyorum. Tüm bunları hak ettiğimi düşünüyorum.

Sorulara cevap ararken mutlaka başka insanlara da danışın. Düşüncelerinizi paylaşın. Şimdi yalan söylemeye gerek yok birbirimize. Herkes her şeyi yapamaz. Yıllarca derslerden bihaber olup sınav yılı ‘Ben doktor olmak istiyorum’ derseniz bu gerçekçi bir hedef olmaz. (istisnalar kaideyi bozmaz) Bu yüzden potansiyelinizi, kapasitenizi baz alarak kendinize bir hedef koyun ve lütfen kadın ya da erkek fark etmez, üretin arkadaşlar. Hayattaki hedefiniz evlenip çocuk doğurmak olmasın.


Hayatınızın İplerini Elinize Almak: Uyanış


Dört seneye yakın bir zaman diliminin öncesinde ortalamanın fazlasında aile sorununa sahip, sürekli ağır stres altında yaşamaya çalışan, savaştığı şey ile neden savaştığını bilmeyen, yaşından fazla olgun düşüncelere sahip fakat zaman zaman davranışları konusunda birtakım problemler yaşayan, kendisini yeren zira ailemin yegâne yaptığı şey buydu- asla görünüşünü beğenmeyen ve kendisine dair en ufak şeyden dahi nefret eden bir çocuktum.  Dört sene içinde hayal edemeyeceğim kadar yol aldım. Birçok açıdan şanslıydım aynı zamanda birçok açıdan şanssızdım. Anne babam yeterli evebeynler değillerdi hatta bana göre hala yetişkin bile olmamışlardı. Çünkü aslında yetişkinlik okul bitirmek, evlenmek ya da çocuk sahibi olmak ile alakalı bir durum değildi. Kesinlikle değildi. Şanslıydım çünkü bu ipleri elime alma sürecini birkaç yıl geç yaşasaydım sonradan en azından benim için çok geç olabilirdi.


İnanın sevgili dünyalılar boş yere anne babamı gömen bir insan olmadım. Asla da olmam. Fakat belki zaman geçince biraz olsun anlatırım onların nasıl birer birey olduklarını. Şu anlık pek gerek yok açıkçası bu bilgiye. Ama emin olun ki ben asilik yapıp anne babasını beğenmeyen bir ergen değilim. O dönemleri zaten hepimiz aştık değil mi? Onların ilerlemesine sürekli yardımcı olmaya çalışırken kendileri beni kibirli ve ego sahibi olmakla suçladılar. Asla kendi hatalarını görmediler gördüklerini de olağan bir olaymış gibi gösterdiler. Sonuçta kimse kendinden zeki ya da olgun bir çocuğu olsun istemez. Ben her şeye rağmen bu ortamda bu şekilde büyüğüm için –onlar asla duymasa da- gurur duyuyorum kendimle. Birçok insan da duyuyor. Çünkü biliyorum ki böyle bir ailede yetişip yanlış yollara sapmamak büyük cesaret ve mantık işi.

Konuyu çok dağıttım kusura bakmayın.

Hayatımızı yönlendirmek için bunun farkına varmamız gerekiyor. Ben buna ‘Uyanış.’ Diyorum. Bir noktada sahte yüzler takınan ve aslında hayatınızda olmasını insanlardan tutun geleceğinizi yönlendiren her karara ilgisi olup olmayan onlarca kişinin dâhil olmasına her olay size çok yanlış gelmeye başlayacak.   ‘Bu böyle olmamalı. Böyle gidemez.’ düşüncesi beyninizi yiyip bitirmeye başlayacak fakat ne yapacağınızı nereden başlayacağınızı belki de bilemeyeceksiniz ya da kestirseniz bile yapacak cesareti bulamayacaksınız.

Olay şu ki nerede ya da kaç yaşında olursanız olun hayatınızı düzene sokmak sancılı bir süreçtir.  Olay asla farkına varmak ile bitmez. İkinci adım karalı olmaktır. Hayatınızı düzene sokmak, ipleri elinize almak sizin kendinize olan bir borcunuzdur bana kalırsa.

Fakat şu var ki herkes kararlı olamayabiliyor. Yolun yarısında vazgeçip hayatına kukla gibi devam etmek isteyen insanlar da azımsanmayacak derecedeler. Bu sorunun ise insanın kendini sevmemesinden kaynaklandığını düşünüyorum.

(devam edecek…)

Bölüm 2 Barışma
Bölüm 3 Ayrıştırma ve Kararlar

Bullet Journal 101 - Kendi Ajandanızı Yapmanız Hakkında Her Şey


Selam sevgili Dünyalılar. Daha önce Minimalizm ve Benim Hikayem ve  Elektrik Elektronik Mühendisi Adayları için Üniversite Rehberi yazılarımda da söylemiştim bir konuda aşırı bilgim var ise bu bilgilerin hepsini toplayıp, sınıflandırıp ardından anlaşılır hale getirmek cidden vakit alıyor.



Ben üniversiteye girdiğim sene ajanda arayışına girdim. Çünkü her işi çok çabuk unutmak gibi bir sorunum vardı. Elimden birçok  ajanda geçti fakat sonunda her ay aslında farklı bir düzene ihtiyaç duyduğumu fark ettim. Mesela bir ay saatli bir sisteme ihtiyacım vardı buna rağmen başka bir ay her güne verilmiş birkaç satır fazlasıyla görebiliyordu işimi. Sonuçta hayat hep aynı tempoyla gitmiyor.  Aldığım ajandaların sayfalarının boş kaldığını görünce gerçekten içim sızlıyordu. (Bir çoğumuzun olduğu gibi)


Ardından bullet journal denilen sistem ile karşılaştım.

Bullet journal geçmişi kayıt altında tutmak, şimdiyi takip etmek geleceği planlamak için tasarlanan bir sistemdir.

Ne kadar şu an birçok içerik üreticinin oyuncağı, trendi hale geldiyse de tıpkı Minimalizm gibi sıkılıp bir süre sonra bırakacaklardır. Çünkü bullet journal  sabır ve emek işidir. En basit hali bile.

Kendi deneyimime göre şunu söyleyebilirim ki ilk yaptığınız bullet journal gerçekten berbat olacak. Evet, olacak. Yapa yapa mükemmelleşen bir iş. Bir de sabrınız yok ise ya da çizmeyi seven bir insan değilseniz yine size uymayabilir.


Yancılar

Evet ilk önce asıl konuya girmeden önce genel olarak beraber kullandığım malzemelerden bahsedeyim. 



Genelde ince uçlu siyah kalem kullanıyorum. Fakat bir kalemi ajandanız üstünde kullanmadan önce en arka sayfasına birkaç kelime yazın. Her defterin sayfa yapısı farklıdır bazı kalemler arka sayfaya kanama yapar (yani arka sayfaya geçer) bazıları geçmez. İlk önce test etmek en iyi yöntemdir.


Genelde bullet journalda düzeltici kullanmak pek hoş bir durum değildir. Zira o hatayı daha iyi bir şeye çevirerek devam etmek önerilir. Ama olsun ben kullanıyorum. 



Aynı şerit silici gibi bir de şerit yapıştırıcım var. Çok sevdiğim bir arkadaşımın hediyesi.  Bir şey yapıştırmak istediğim zaman sıvı yapıştırıcı arka sayfayı deforme edebildiğinden şerit yapıştırıcı kullanmak daha iyi oluyor.

Kağıt bantlar kesinlikle vazgeçilmezim. Bahsettiğim hataları kapatmakta,dekorasyon yapmakta çok işe yarıyor

Defter Seçimi

Evet, nereye baksanız herkes ‘hir tirli diftirli yipilirsiniz’ dese de inanmayın çünkü bu harbi bir yalan. Hele ki bir de okb hastasıysanız çizgisiz deftere günlük görünüm çizerken çizgiyi yamuk çizip sinir krizleri geçirebilirsiniz.


Eğer defteriniz muntazam olsun istiyorsanız ya kareli ya da noktalı defter öneririm. Zira hesaplama işleri çok daha kolay oluyor. Ama günün ismini yazdıktan sonra iki nokta koyup devam edecek basitlikte bir bullet journal istiyorsanız çizgisiz ya da çizgili defter de işinizi görür.

Defterin boyutuna gelecek olursak burada defteri ‘Nerede?’ kullanacağınız sorusu önemli. Ajandanızı evde kullanacaksanız a4 boyutu gayet iyi olur. Geniş geniş ferah ferah kullanırsınız. Fakat sürekli taşımayı düşünüyor ama yine de içinde okuduğunuz kitapları, izlediğiniz filmleri yazmak istiyorsanız a5 idealdir. Yok ben koleksiyon yapmayacağım sadece işlerimi organize edeyim yeter diyorsanız a6  size yeter de artar bile.


Son olarak defter markasına gelecek olursak bildiğiniz üzere dolar uçtu. Bu yüzden Rhodia, leuchtturm 1917, moleskine gibi pahalı defterleri eğer ilk kez başlayacaksanız tavsiye etmiyorum.Ha zenginseniz ayrı.

 Bu bullet journal moda haline geldiği için (hatırladıkça ağlasım geliyor) birçok defter markası noktalı defter basımına başladı anlayacağınız eskisi kadar zor değil bulmanız. Ajandanızı taşıyacaksanız mutlaka sert kapaklı bir ajanda tercih etmenizi öneririm çünkü ince kapaklar yırtılabiliyor. Ama evde kullanacaksanız çok fark etmiyor açıkçası.

Malzemelerimizi hazırladığımıza göre çizmeye geçebiliriz.



Ajandamızda yapacağımız ilk kısım ‘Index’ yani ‘İçindekiler’ kısmıdır. (Tabi bundan önce defteri numaralandırmamız gerekiyor) Ben bunu biraz gereksiz buluyorum zira gördüğünüz üzere  bir noktadan sonra yazmayı bıraktım.


İkincisi ‘Key’ yani ‘Anahtar’ aslında bu tam çeviri sayılmaz ama neyse. Burada kullanacağınız sembollerin ne anlama geldiğini yazabilirsiniz. Ben çok temel gidiyorum ama mesala kişisel hayat, okul, hobiler gibi kategorilere farklı renk vererek bu şekilde kodlama da yapabilirsiniz.


Ardından ‘Future Log’ benim deyimimle ‘Genel Bakış’ bölümü yer alıyor. 

Şimdi burayı yapmadan önce ajandanızı ne kadar süre kullanacaksınız bunu bilmeniz gerekiyor. Kimi sadece okul zamanı yapıyor, kimi altışar aylık kullanıyor kimi ise bir yıllık. Burada her aya bir boşluk bıraktıktan sonra yaptığınız anahtardaki renk kodlarını kullanarak tatilleri, doğum günleri, önceden belli olan tarihi not almalısınız.
       
                                                     

Şimdi ‘monthly log’ yani ‘Aylık Bakış’ kısmı. Burada asıl bullet journalda aylık bakışta bütün günleri tek tek yazılıyor ve doğum günü, tatil gibi günler yazılıyor. Fakat ben burayı biraz gereksiz bulduğumdan günleri yazdıktan sonra ‘Genel Bakış’ kısmındaki günleri aktarıyorum.


Şimdi günleri çizerken bir süre denemeniz gerekecek. İnternette bullet journal yapan çok kişi var onların yaptıkları sayfalardan ilham alabilirsiniz. Ne tür bir plan sistemine ihtiyacınız olduğunu anlamak biraz vakit alabiliyor.



 Gördüğünüz üzere after before resmen. Pratik yaptıkça alışacaksınız. 


Ardından son olarak 'Collections' benim deyimimle 'Takipçiler' bölümü geliyor. Bu bölüm biraz karışık çünkü hayal gücü burada devreye giriyor. Çok fazla örnek var. Genelde belli bir hedef oluyor ve bu hedefi takip etmek için bir sayfa oluşturuluyor. 


Ben güncel olarak kitap ve film hedeflerimi takip etmek için iki tane takipçi kullanıyorum.

Bunların dışında senenin başında 'Ruh hali takipçisi' yapmaya başlamıştım fakat bir noktadan sonra yarım bıraktım.

Bunların dışında uyku, ders çalışma, spor yapma en yaygın takipçilerden birkaçı.


İşte bu kadar! Aşağıya pinterest hesabımı bırakıyorum. Bullet journal panom var ve ilham alabileceğiniz bir sürü pin var. 





Bunun haricinde sürekli hatırlamam bakmam gereken bir çok şeyi de ajandama not ediyorum. Bunlar için çeşitli sayfalar oluşturmak hiç zor değil. Yazının devamına ajandamdan kesitler bırakıyorum. Sorularınız olursa iletişim kısmından mail atabilir, yorum atabilir veya instagram hesabıma dm fırlatabilirsiniz. Kendinize iyi bakın!