2019 Hedeflerim


Selamlar Dünyalılar! İki senedir devam etmeye çalıştığım bir mim çalışmam var bildiğiniz üzere. Her senenin başında –beklentilerimi değil dikkatinizi çekerim- hedeflerimi belirlediğim bir yazı yazıyorum. Ardından senenin sonuna geldiğim zaman ne kadarını gerçekleştirmişim neden gerçekleştirememişim üstünden geçiyorum (2018’e Veda Ederken adlı yazımda hedeflerimi gözden geçirmiştim)

Şimdi buradayız!


Tıpkı geçen seneki gibi 60 sayısını kendime hedef olarak belirlemeyi düşünüyorum. 60 kitap 60 yazı 60 film! Buna ek olarak 30 anime koymak niyetindeyim bu sene. Anime uzunlukları belirsiz olabiliyor. (Güncel izlediğim anime sayısı 172!)


Yazı hedefine ek olarak ikinci bloğum olan https://kodawari-engineer.blogspot.com’a bu sene 30 yazı hedefi getiriyorum. Yılın ortalarına doğru sadece mesleğim ile ilgili olan yazılarımı, deneyimlerimi yazacağım ve özgeçmişime koyabileceğim yeni bir site açmak aklımdaydı. Ardından bunu hayata geçirdim. Fakat hızlanan hayat tempom yazılarımla benim arama bir miktar girdi bu sene.



İkinci hedefim ise artık çalışıp para kazanabilmek ama bu mevsimlik bir işten ziyade artık geleceğime katkısı olan bir işte çalışmak istiyorum. Hem parasızlıktan sıkıldım ki bildiğiniz üzere dört aya yakın bir süredir yurtta kalıyorum hem de okul bitmeden ben mesleğimle ilgili bir işte çalışmak benim okul başladığından beri hedefimdi.


Uzun zamandır tatile gitmedim. Gerçekten dinlenebileceğim bir tatil yapmak istiyorum. Bu senenin planları arasındaydı fakat denk getiremedik bir türü. Umarım bu sene gerçekleşir.



Bu sene en az 5 dolma kalem alabilmek ve en az 3 mürekkep alarak dolma kalem koleksiyonumu büyütmek istiyorum. Çok sevdiğim idolüm olan başarılı bir iş kadınının bana hediye ettiği dolma kalemle başlayan serüvenimi devam ettirmek istiyorum.


2017 yazında Yaz Biterken adlı yazımda bahsetmiştim uzun zaman boyunca çabaladıktan sonra kaligrafi konusunda ilerleme kaydedebilmiştim. Fakat bunun sadece başarıldıktan sonra bırakılacak bir hobi olmadığını bu sene sonunda anlayabildim. Kaligrafi kalemi olmadan da kaligrafi yapılabiliyor ve güzel yazı yazılabiliyormuş. Bu da emek ve alıştırma gerekiyor. Bu sene bol bol alıştırma yapmayı hedefliyorum. 


Bu sene 3 ay Ruheşimin gelişi için para biriktirmeye başlamıştım ve bu konuda başarılı olabildiğimi fark ettim. Bunu bu sene Ocak ayından itibaren bütün sene boyunca yapmaya karar verdim.


Bu senenin başında sevdiğim bir tür üzerinde koleksiyon yapmaya karar vermiştim. Bunu da Sherlock Holmes olarak seçmiştim. İnternetten çeşitli araştırmalar ile koleksiyonuma biraz biraz başlamıştım fakat bu sene nasıl kitap okuma hedefim başarısız olduysa bu da oldu. Umarım bu sene en azında 10 kitap almış olmayı hedefliyorum.

Hayatım değiştirecek 5 adım atabilmek. Bu biraz belirsiz bir hedef. Şu ki hayatımda değişime sebebiyet veren bazı adımlarım oldu. Mesela Minimalizm ve Benim Hikayem yazımda bahsettiğim gibi minimalizmi keşfetmem ya da bullet journal'a başlamam gibi hayatımı yeni bir patikaya sokacak adımlar atmak istiyorum.


Hobilerimin olmasını seviyorum. Blog yazmak, ardiuno ile uğraşmak, bullet journal tutmak... Bu sene bunların üstüne iki adet daha eklemek ve onlar üstünde çabalamak istiyorum.


400 dünyalıya ulaşabilmek. (Umarım?)

İşte böyle dünyalılar. 2019 yılına tam bir hafta kaldı. Sizin hedefleriniz neler, bunun hakkında yazı yazdınız mı bu seneniz nasıl geçti? Düşüncelerinizi benimle paylaşmayı unutmayın!


Son olarak aklınıza gelen hobiler varsa aşağıya bırakırsanız çok iyi olabilir. 

2018 - 60 Film Challenge Film Önerileri

2018'e Veda Erken başlıklı yazımda 2018'de 60 film izleme hedefimin olduğunu ve bu hedefi neredeyse başarı ile tamamladığımı (zira henüz bitmedi ve yıl da bitmedi yani) söylemiştim. Bu filmler arasında 'Ya ben bunu nasıl daha önce izlememişim!' dediğim bir sürü film olduğundan aralarından derleyip sizinle paylaşmak boynumun borcu oldu sanırım.

The Invisible Guest

( Gizem/Suç)

Konu: Adrian Doria varlıklı ve başarılı bir iş adamıdır. Bir dağ otelinde fotoğrafçı sevgilisinin cesedi ile kilitli odada olduğu için polis tarafından tutuklanmıştır.Adrian sevgilisini öldürmediğini iddia etmektedir. Bu işin içinden çıkabilmek için uzman deneyimli bir avukat olan Virginia Goodman' dan yardım alır. Goodman ile olayı çözmeye çalışırlarken Adrian'ın sakladığı bir sır ortaya çıkacaktır.

Bu senenin ilk izlediğim filmlerinden biriydi yakın zamanda tekrar izleme fırsatı buldum. Film tek bir odada geçiyor, olaylar flash back şeklinde anlatılıyor. Böylece gerçekten izleyiciyi yormadığını düşünüyorum. Filmin sonu beni gayet tatmin etti.

Baby Driver (Tam Gaz)

(Gerilim/Suç)

Konu: Baby genç olmasına rağmen deneyimli bir sürücüdür. Küçükken karıştığı bir olay sonucunda varlıklı bir adama yüklü miktarda borcu olduğundan banka soygunlarının ardından kaçış için sürücülük yapmaktadır. İşler ters gitmeye başladığı zaman Baby kendi için seçimler yapmak zorunda kalır.


Gerçekten çok hareketli ve aksiyonu bol bir film. Kafa dinlendirmek için bir film arıyorsanız kesinlikle bu Baby Driver olamaz. Bu arada filmin müzikleri inanılmaz.


Zodiac 

(Gerilim/Suç)

Konusu: San Francisco’da bir seri katil, mektuplar ve şifreli mesajları ile polis ile alay etmektedir. Dedektifler, gazete muhabirleri, bu katili yakalamaya ant içmiş dört kişi filmin esas karakterleridir. Katilin ardında bıraktığı izleri takip eden takıntılı dört adam, ne yazık ki aslında katilin adımlarını izler biçimde şekillenmektedir. Bu katil yıllarca görünmedikten sonra yine ortaya çıktığında sadece öldürdüğü insanlar için değil tüm şehrin kabusu haline gelecektir. (Beyazperde)
Filmin sonunun beni tatmin etmediğini hatırlıyorum fakat tam emin değilim. Zira izleyeli uzun süre oldu. Bu filmi izlemek istememin sebebi açıkçası kadronun bana tanıdık olmasıydı. (Robert Downey Jr. Ve Mark Ruffalo kalp kalp) Fakat beğenilen bir film olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.

Transcendence (Evrim)

(Gizem/Gerilim)

Konusu: Dr. Will Caster, büyük buluşlar yapmış, şimdilerde ise bir önemli yapay zeka projesini yürüten bir bilimadamıdır ve bu nedenle teknoloji karşıtı birtakım radikal grupların tepkisini çekmektedir. Nihayetinde bu kişilerin istedikleri teknolojik yardımı yapmadığı için bir terörist grubun saldırısına uğrar ve cinayete kurban gider. Kendisi gibi bilim adamı olan eşi Evelyn, Will'in beynini gelişmiş bir süperbilgisayara entegre eder. Will'in bedeni ölmüştür ama beyni eşiyle yeniden iletişime geçer. Dahası Will, bağlı olduğu bilgisayardan internet aracılığı ile tüm dünyayı yaklaşan terörist tehlikeye karşı uyarmaya başlar. Fakat terörist grup Will'in hala hayatta olduğunu fark edince, super-bilgisayarı yok etmek için harekete geçerler... (Beyazperde)


Teknoloji ilerledikçe kafamızda oluşan sorulardan birine cevap vermeye odaklanmış bir film. Gerçekten çok beğendim fakat sonu beni biraz üzdü.

Murder on The Orient Express (Doğu Ekspresinde Cinayet)

(Dram/Gizem)


Konusu: 1930'lu yıllarda İstanbul ve Paris arasında sefer yapan ünlü Şark Ekspresi'nde bir cinayet işlenir. Amerikalı bir milyoner trende ölü bulunur.Trende çok sayıdaki yolcu arasında ünlü Belçikalı dedektif Hercule Poirot da vardır.Trenin kara saplanıp durması, Poirot'a yerel yetkililer duruma el koymadan önce cinayeti çözmesi için birkaç saat zaman verecektir.


Aynı isimli romandan uyarlanan filmin sonu gerçekten süprizli bütün Agatha romanları gibi. Poirot'u çok iyi benzetmişler diye düşünüyorum açıkçası.

Pulp Fiction (Ucuz Roman)

(Dram/Suç)

Konusu: Ucuz Roman'da Honey Bunny ve Pumpkin, hayatlarına biraz hareket katmak isteyen genç ve birbirine aşık bir çift küçük soyguncudur. Öteyandan, iki kaşarlanmış gangster, Vincent Vega ve Jules, günlük işlerinden biri olarak, patronlarına ödemeyi geciktiren bir kaç sahetekar genci vurmaya giderler. Vincent patronun güzel ve genç karısına bebek bakıcılığı yapmakla da görevlendirilirken ortağı suç yaşamına son vermeye karar verir. Cesur bir boksör ise para karşılığı hile yapmayı reddederek şehirden kaçar. Kader bu aykırı tipleri muhteşem bir şekilde bir araya getirecek, yollarını kesiştirecektir. (beyazperde)


Three Billboards Outside Ebbing Missouri (Üç Billboard Ebbing Çıkışı, Missouri)

 (Dram/Suç)

Konusu: Üç Billboard Ebbing Çıkışı, Missouri, kızının cinayetini aydınlatmak isteyen bir anneyi temel alıyor. Kızının cinayet davasında bir suçlu bulunmadan aylar geçtikten sonra, Mildred Hayes cesur bir hamle yapar. Kentin saygıdeğer polis şefi William Willoughby'ye yöneltilen tartışmalı bir mesajla kentin ücra bir yolunda üç adet billboard kiralar. Şiddet eğilimli, çocuksu bir annenin çocuğu olan, şefin sağ kolu Dixon'ın adı olaya karıştığında, acılı anne ile güvenlik güçleri arasındaki savaş daha da şiddetlenecektir. (Beyazperde)

Molly's Game 

(Dram/Suç)

Konusu: Olimpiyatta aldığı başarısızlıktan sonra kayak sporunu bırakıp Hollywood’un elit insanları için sekiz yıl boyunca yüksek bahisli poker oyunları organize eden Molly Bloom isimli bir kadının öyküsünün anlatıldığı biyografik film. (Beyazperde)


Bu sene epey epey biyografik filmlere merak saldım ve gerçekten bu film ayrı bir harikaydı. Sonu olsun, gidişatı olsun. Kesinlikle tavsiye edebilirim!

Catch Me If You Can (Sıkıysa Yakala)

(Dram/Suç)


Konusu: Sıkıysa Yakala, bir ajan ile bir suçlunun arasındaki kedi-fare oyununu konu ediyor. FBI ajanları hiç şüphe yok ki kendilerine çok fazla güvenmektedirler; ancak bu kez karşılarındaki, onlar için bile pek de kolay bir lokma olmayacaktır. Henüz yirmili yaşlarında, çocuk yaşta bir adam onlarca ülke gezerek, bazen pilot, bazen doktor, bazen savcı mesleklerine bürünerek FBI'ı peşinden koşturmaktadır. Bu ya bir kedi-fare oyunudur ya da sadece farenin oyunudur.


Avengers Infinity War (Avengers: Sonsuzluk Savaşı)

(Fantastik/Bilim Kurgu)

Konusu: Avengers: Sonsuzluk Savaşı, dünyanın gördüğü en büyük tehdite karşı güçlerini birleştirmek zorunda olan kahramanların verdikleri mücadeleyi konu ediyor. Kaptan Amerika ve Iron Man'in arasında yaşanan olayların ardından bölünen kahramanlarımız, birbirlerinden uzaklara savrulurlar. Hepsi kendi yandaşlarıyla dünyayı korumaya çalışmaktadır. Ancak dünyanın kaderi bir kez daha tehlikeye girer. Sınırsız bir güç kaynağı olan sonsuzluk taşlarının peşine düşen Thanos, dünyanın gördüğü en büyük tehdittir. İnsanlığın kaderi bir kez daha, insanlık için savaşmaya ant içmiş kahramanlarımız elindedir.
Şimdi laf arasında bir yakınacağım. Arada bazı bloglarda bu süper kahraman filmlerinin çıkmasından, yaygınlaşmasından yakınanları görüyorum. Şimdi zaten sinemaya giden biri 10 senedir devam eden, her filmi birbirine bağlı olan bir sinematik evrenin yeni filmini görmeye gitmez bence. Gitmemeli yani. Bu filmler daha çok çizgi roman hayranlarına oynuyor ve genel olarak talep görüyor.


Herneyse ben bu yazıyı yazarken Avengers: Endgame'in fragmanı çıktı. Durun ağlamıyorum...

Upgrade

(Gerilim/Fantastik)

Konusu: Eşiyle birlikteyken acımasızca saldırıya uğrayan Grey Trace, karısını saldırıda kaybetmenin yanı sıra belden aşağı da felç olmuştur. Günün birinde bir milyarder muciten bedenini geliştirecek deneysel bir tedavi teklifi alır. Tedavi için Trace'in bedenine STEM olarak adlandırılan yapay zeka implantı yerleştirilir. Tedavi ile insanüstü yetenekler kazanan Trace, karısını öldüren ve kendi hayatını mahveden kişilerden intikam almak için yola koyulur...


Yukarıdaki filmlerden birine benziyor yine. Gelişen teknolojinin insan kafasında yarattığı sorulardan başka birini cevaplamış bu film. Yine sonu beni bir miktar üzdü. Fakat izlemeye değer diye düşünüyorum.

Searching (Kayıp Aranıyor)

(Dram/Gerilim)

Konusu: Kayıp Aranıyor, kaybolan kızını bulmak için bilgisayar üzerinden araştırmaya başlayan bir babanın yaşadıklarını konu ediyor. David Kim’in 16 yaşındaki kızı kaybolunca, yerel soruşturma açılıp davaya dedektif atanmıştır. Dedektiflerin araştırmaya başlamasından 37 saat sonra David kimsenin bakmadığı bir yeri araştırmaya karar verir. Bütün sırların saklandığı yer kızının bilgisayarıdır. Kızının bilgisayarı kurcalayan çaresiz baba, kızının kişisel dünyasına da giriş yapar. Bilmediği sırlarla karşılaşan adam, tamamen yok olmadan önce kızını bulmak için onun geride bıraktığı dijital ipuçlarını takip etmelidir...


Tek kelime ile izlemelisiniz. Çünkü filmin ilerleyişini sadece bilgisayar üstünden izleyebiliyorsunuz. Okuduğuma göre filmin çekimleri 18 gün sürmüş. Tamamlanması ise 2 yıl!


The Spy Who Dumped Me (Beni Satan Casus)

(Aksiyon/Macera)


Konusu: 30'lu yaşlarında olan Audrey ve Morgan, birbirlerinin en yakın arkadaşıdır. Los Angeles'ta sürdürdükleri hayat, sakin olsa da ikisini de tatmin etmemektedir. Öne çıkan hiçbir noktası olmayan sıradan hayatları, Audrey'in eski sevgilisinin bir anda evlerine gelmesiyle karışır. Peşinde ölümcül suikastçılar olan bu adam, iki kadının hayatını altüst eder. Eski sevgilisinin ajan olduğunu öğrenen Audrey ve ona yoldaşlık etmeye kararlı olan Morgan, kendilerini bile şaşırtarak maceraya atılırlar. Avrupa boyunca peşlerindeki suikastçılardan kaçan ekip, bu süreçte dünyayı kurtaracak bir plan yapmak zorundadır. Uluslararası bir komploya karışan ikilinin her şeyi çözmek için zamanı bir hayli kısıtlıdır...



'Bir şeyler izleyeyim kafam dağılsın.' modundaysanız gerçekten size hitap edebilecek bir film. Bol bol koşturmalı, patlatmalı bir aksiyon filmi.

The Devil Wears Prada (Şeytan Marka Giyer)

(Dram/Komedi-drama)



Konusu: New York’ta yaşayan sade ve naif bir genç kız olan, henüz gazecilikten mezun Andrea Sachs bir işe girer. Güçlü ve sofistike bir kadın olan Runaway Magazin’in acımasız yöneticisi Miranda Priestly'nin ikinci asistanı olarak çalışmaya başlar. Andrea’nın hayali iyi bir gazeteci olmaktır. Söz konusu görev için aslında sıradan bir tarzı olsa da mücadeleci yapısı ile hızla başarı kazanır. Ancak bu durumun da bedelleri vardır. Andy, kendisine uzak gibi görünen Miranda’nın o şatafatlı dünyasında bir yer kazanmıştır ancak önceki dostları ve tüm sevdikleri kendisinden kilometrelerce uzakta kalmış gibidir.


Bu listede yanan şöminenin karşısında, panduflar ve pijamalar giyilmiş bir yorgana sarılmış şekilde sevdiklerinizle izlenebilecek iki film olduğunu düşünüyorum. Ve şeytan marka giyer bu filmlerden birisi.

Tag (Yakalandın)

(Komedi)



Konusu: 5 yakın arkadaşın 30 yıldır sürdürdükleri bir oyun, artık şaşmaz bir gelenek haline gelmiştir. Her yılın Mayıs ayında ebelemece oynayan bu 5 koca adamın oyun zamanı, bu kez aralarındaki en oyuncunun, Jerry'nin (Jeremy Renner) düğün zamanına denk gelmiştir. Hiçbir sezonu 'ebe' olarak kapatmamayı başaran Jerry, evlendikten sonra bir daha bu oyuna katılmayacağını açıklayınca, geri kalan dörtlü, onun yenilgisiz bir şekilde ayrılmasına engel olmak için her şeyi denemeye karar verir. Elbette Jerry de bu mücadeleye hazırlıklıdır. (sinemalar)


Yakalandın da sevdiklerinizle izleyebileceğiniz filmlerden ikincisi. Gerçek bir hikayeden uyarlandığını sonundaki videolardan öğrendim. Gerçekten çok eğlenebileceğiniz bir film.




I,Tonya (Ben, Tonya)

(Dram/Spor)




Konusu: Tonya Harding buz patenine gönül vermiş ve hırslı bir sporcudur. Buz pateni sporunda giderek yükselen Tonya, memnun edilmesi zor annesi, eski eşi Jeff Gillooly ile dengesiz ilişkileri ve hep daha iyi olmak adına kendini zorlaması gibi gerekçelerle stres içindedir. İki defa Olimpiyat ve iki defa da Skate America Champion ödülünü kazanan Tonya, eski eşinin de yardımıyla 1994 yılında ABD Şampiyonası öncesinde aynı dalda yarıştığı sporcu Nancy Kerrigan'ı sakatlaması için birini tutar. Ancak komplonun ortaya çıkması ile birlikte ödeyeceği bedeller Tonya için bir hayli zorlu olacaktır... (Beyazperde)

The Dressmaker

(Dram/Gerilim)


Konusu: Dungatar adında kırsal kesimdeki bir kasabada doğup büyüyen Myrtle 'Tilly' Dunnage (Kate Winslet), hakkındaki cinayet suçlamaları nedeniyle genç yaşta annesini ve doğduğu toprakları geride bırakmak zorunda kalmıştır. Çok uzun yıllar sonra hasta annesine bakmak için geri döndüğünde ise Tilly çok farklı bir insandır: Güzel giyinmeyi bilen, korkusuz, kendinden emin bir kadındır artık. Avrupa'nın moda başkentlerinde gördüğü eğitim sonunda çok iyi bir terzi olmuştur. Kısa süre içinde kasabanın kadınlarını tamamen baştan yaratır kıyafetleriyle. Ancak tek niyeti insanlara giyinmeyi öğretmek değil, ona iftira edenlerden de intikamını kendi bildiği şekilde almaktır.


İşte bu kadar Dünyalılar! Aranızdan izlediğiniz var mı, hangilerini izlemeyi düşünürdünüz benimle paylaşmayı unutmayın!

2018'e Veda Ederken

Selam dünyalılar uzun sayılabilecek bir zamandır buralara uğramadım. Yazma yeteneği bir dili öğrenmek gibi aslında. Çok nankör. Pratik yapmayınca kayboluyor.

Rahat on beş yirmi güne yakındır ajandamda 'Yalnizamaozgur yani yazı' maddesi bir sonraki güne ertelenip duruyor. Kaybolduğum zamanlarda neler olduğunu, yurda alışıp alışamadığımı, neleri unuttuğumu size anlatmak istiyordum. Hala istiyorum. Ama şu an öncelik sanırım bu yazının.

İki senedir devam ettirmeye çalıştığım bir mim çalışmam var yeni yıldan beklentilerim adı altında. Fakat bilenler bilir olay sadece yazıp kenara atmakla bitmiyor. O senenin sonunda gerçekleşip gerçekleşmediği hakkında ufak bir yazı yazıp ardından sonraki sene için beklentilerimizi yazıp bu zinciri devam ettiriyoruz.

Bu yazıda 2019 beklentilerimden bahsetmeyeceğim. Zira hala bunun için erken bence. Bu yazı sadece 2018 olsun.

(2018 Beklentilerimi okumak isteyenler için tık!)

Arkada müzik olsun diye spotify'ı açmıştım ki önüme bu ekran çıktı. Hoş bir tesadüf oldu ve açıkçası defalarca yazmaya çalışıp akıcılık konusunda sorunlar yaşadığımı düşündüğüm için biraz hevesim yoktu. Bana daha da heves verdi.


Şimdi bu yıla dair beklentilerimin gerçekleşip gerçekleşmediğine geçelim.


1.Hızlı Geçmesi

Buna verecek bir cevabım gerçekten yok. Çünkü yolu bitirdiğiniz zaman dönüp arkanıza bakmak kolay gelir fakat başlangıçtayken bitişi görmek her zaman zordur.


2.İdeal Kiloma İnmek
AHAHAHAHAHAH. nope.


3.Belirlediğim 3 challenge’i başarılı şekilde bitirmek

Kitap okuma challenge (an itibari ile) : 27/60


Evet, bu kesinlikle başarısız oldu. Açıkçası kitap fiyatlarının delicesine artması ve benim yurda geçip yeni hayat düzenine alışmaya çalışmam açıkçası hedefi tamamen yok etti. 

Yazı yazma challenge (an itibari ile) : 47/60


Bir ayda 13 yazı yazmak imkansız değil fakat benim için zor. Neredeyse 2 güne bir yazı düşüyor. Bende iki satır yazıp kaçan biri olmadığım için sanırım bu da başarısız oldu. Üç ay boyunca yazı yazmaktan kaçtığım için böyle oldu galiba.


Film izleme challenge (an itibari ile) : 48/60 (gurur ve önyargıyı iki kez yazmışım)


Bu hedefi biraz dişimi sıkarsam bitirebileceğim düşüncesindeyim.

4.Fonksiyonel bir sırt çantası almak

5.Fonksiyonel bir kalemlik almak

Bu iki maddenin cevabını Neler Taşıyorum yazımda bulabilirsiniz.

6.300 Dünyalıya ulaşmak (240/300)

                      


:(


Hayatımda bu yıla kadar gerçekten nefret ettiğim asla hatırlamak istemediğim tek yıl 2015 yılıydı. En azından sonu değil de başı. O yıl benim üniversite sınavlarına giriş senemdi ve her insanın karanlık yılı olduğu gibi benim de karanlık yılım o seneydi. Sezar'ın hakkı Sezar'a bu sene gerçekten ne o kadar kötüydü ne o kadar umutsuzdu. 

Sadece tek kelime ile zordu. Gerçekten zordu.

Hayatta herkesin genel bir sınavının olduğunu ve bu sınavın tek bir kelime ile özetlenebileceğini düşündüm hep. Kiminin hayatında sevgiydi bu kiminin hayatında ise paraydı. 

Benim hayatımda ise sabır.

Hep böyle oldu. Benim hep sabretmem gerekti ve gerçekten beklemekten nefret eden bir insanım. Hayatım başlarken bile sabırsız davranmışım ve hep bunun cezasını çekiyorum.

Nasıl mı? Şu şekilde. Doğum günlerimi hep okulda kutlamak istedim. Fakat bilin bakalım kim yazın sonunda doğdu? (25 Ağustos) Asıl olay o gün doğmam değil -zira bu olsaydı bir anlamı olmazdı. Olay aslında normal doğum tarihimin tam Eylül ortası olacak olması fakat benim daha hayata başlarken sabredemeyip bir ay erken doğmam! Oysa sabretseymişim her sene okulda kutlayabilirmişim doğum günümü. 

Bu yıl sabretmem gereken bir yıldı ve bu yüzden zordu. Ruh eşimden uzak kalmam gereken bir yıldı. Umarım ilk ve son olur. Bir şeylerin iyi gitmesini beklerken biz sınandıkça sınandık. Haftalarca sesini duyamadığım, haber alamadığım vakitler oldu. Günde sadece beş dakika konuşmamızın izin verildiği zamanlar da. Sayılara bakarken diyordum ki 'Asla geçmeyecek.' 

Krizlerden krizlere depresyonlardan bunalımlara sürüklendim. Sanki yıllardır uzaktaymış gibi geldiği anlar oldu ve unuttuğumu sanıp ağlamaktan gözlerimin şiştiği geceler. Gerçekten yıllardır hissetmediğim yalnızlık hissi yakamı bırakmadı yıl boyunca. Ama şu var ki eğer bu satırları okuyorsan sana bir şey söylemek istiyorum bütün dünyalılardan özür dileyerek. Beklemek hayatta en nefret ettiğim şeydir bunu en iyi sen biliyorsun. Buna rağmen onlarca yıl daha beklemem gerekse bile beklerim. Bu yüzden sadece bu yüzden bu yıl benim için kötü bir yıl değildi. Zor bir yıldı. 

 -Beklemek cehennemdir. Ama beklerim seni. (W.S)

Tamam yine duygusal moda bağladım. Bunun dışında yılın sonlarına yaklaşırken her şey normaldi aslında. Kitaplarımı okuyor, yazılarımı yazıyordum. Fakat sonra devasa bir şey oldu. Babam tercih yapmamasına rağmen, kimse beklememesine rağmen babamın Ankara'ya tayini çıktı! 

İşte o andan itibaren işler garipleşmeye başladı. 

Üniversitenin başından beri yakın arkadaşım olan birinin bana sebepsizce veda etmesiyle başlayan yıl garip bir patikaya girmeye başlamıştı. Daha sonra çözülmesini aklımın ucundan bile geçirmediğim sorunlar biraz çektiğinde açılan bir düğüm gibi birden çözüldü. 

İşte ben bunların şaşkınlığını üç dört aydır yaşarken bir anda yeni arkadaşlarım oldu, yeni düzenim oldu bünyem başta buna alışamadı bile! 

Birden özgürlüğün tadını hissettim. Bu noktadan itibaren her şey sanki hızlandırılmış moda alınmış gibi ilerlemeye başladı. Yurt hayatına alışmaya çalışmam, ailemle olan durumlar, yeni gelişmeler...


Yani Dünyalılar anlayacağınız zor bir yıldı fakat sonuna geldik neredeyse.

Özel teşekkürlerim her birinize. Başta bu yazıyı okuduğunu sanmasam da bir senedir bana katlanabilen, doğum gününü unutmama rağmen hala benimle konuşmaya devam eden, kilometrelerce öteden her nasıl yapıyorsa sarılmayı becerebilen ve bu yılı depresyonda geçirmememin en büyük sebebi olan Süm'e. Benden asla desteğini esirgemeyen, sorunlarımı, ağlamalarımı bıkmadan dinleyebilen Nurten Hocam'a . Her serzenişime gülümseyerek cevap veren ve beni iyi bir şeylerin olabileceğine inandıran DeppTone'a! Bu sene edindiğim ve ısrarla yakamdan düşmeyen waffle canavarı ismini vermek istemediğim elektrik mühendis adayı dostuma. 

Ve son olarak sizler Dünyalılar! Yazılarımı okuyup bana değer veren sizler. Hepinize çok teşekkür ederim! Hepinizle daha nice yıllar geçirmek üzere!