Öldürücü 7 Gün #18 Karantina Günleri


Facebook kullanmayışım bazen ayağıma dolanabiliyor ki bu da o zamanlardan biri. Google blog yazarlarına aşırı faydası olan Google plus uygulamasını kapattığı süreç içinde zaten buralarda değildim. Yani okunmalarımın dibi göreceği konuşunda en ufak bir fikrim yoktu. Dönemeye karar verdiğim beri kara kara bakıyorum okunma sayılarına. Aklımda birkaç çözüm var aslında ama biraz daha zamanın geçmesini bekleyeceğim.


Adana’dan Ankara’ya gelmek benim için bir travma. Çünkü yaşadığım bazı olayların doğurduğu bir sonuç olarak buraya geldiğimde sanki Adana’ya –ait olduğum şehre- geri dönemeyecekmişim gibi, sanki Ankara beni bütün griliği ve kasvetiyle yutacakmış gibi geliyor her seferinde. Böyle bir olağanüstü durum yüzünden oradan ayrılmak ve bu olağanüstü durumumuzun bitmemesi her seferinde panik atak krizi geçirmeme sebebiyet veriyor.

En zor, en kötü hissettiğim günlerimde buradaydım. Asla geçmeyecek dediğim olaylar geçti. Hiçbir fırtına sonsuza kadar sürmüyor nasılsa. Hepimizin ortak korkusu sevdiklerimize bu fırtınanın zarar vermesi.

Bir söz vardı, aradım fakat bulamadım. Olaylar hiçbir zaman insanların düşündüğü kadar kötü sonuçlanmaz diye. Geçmişime dönüp bakınca –en azından kendim için- gerçekten ne kadar doğru olduğunu fark ediyorum. Işığımı, odağımı kaybettiğim her rüzgarın beni farklı yere savurduğu zamanlarım oldu. Fakat eninde sonunda kuzey yıldızını bulup tekrar yoluma devam ettim.


Karantinada gözlemlediğim iki insan tipi var. Birincisi zaten hayatı boyunca karantina içinde yaşamış insanlar. İkincileri de sosyalleşmezse mutlaka yalnızlıktan ve sıkıntıdan ölecek  insanlar. Bir de bunların kesişim kümesi var.

Eğer ki Adana’da hayatıma devam ediyor olsaydım psikolojimin karantinadan daha fazla olumsuz yönde etkilenebileceğini düşünüyorum. Gerçi pozitif bir yönünün olması beklenemez ama neyse. Ankara’da ise durum daha karışık. Buradaki sosyal çevrem biraz daha az ve genelde ailemin ziyaretlerinden fazla öteye gitmediği için şu anki rutinim  ile normalde devam ettirdiğim rutinim arasında çok fazla  bir fark yok.  

Kardeşlerimle başa çıkmak zor oluyor bir miktar tüm gün evde olan minik bedenler sürekli beslenmeye ihtiyaç duyuyorlar. Kekler, kurabiyeler yapsam da sürekli 24 saat dayandıramıyoruz üç oğlana. 

Onun haricinde evde tüm gün yatıp sosyal medyada sörf yapmaktansa her krizin bir fırsata dönüştürülebileceği taraftarıyım. İnsanlar sürekli aynı aktiviteleri söyleseler de bir hobi sahibi olmanın önemli olduğunu düşünüyorum.  İlginizi çekebilecek bir hobi bulmak ve bunu geliştirmek için istemediğiniz kadar zamanınız var.


(Instagram'da bol bol paylaşım yapıyorum @yalnizamazogur)

Kendim için konuşmam gerekirse uzun bir süredir çizime ilgi duyuyordum hatta udemy'den sene başında bir çizim kursu bile almıştım. Her işin anahtar noktası pratiklik olduğu için bol bol pratik yapmak önemli oluyor yetenekten ziyade.

Onun haricinde bir süredir geleceğim için somut adımlar atmıyordum zira okula devam ediyor olmak benim için somut bir adım değil. Üniversite eğitiminin hayatta gelmek istediğimiz yer için yeterli olmadığını düşünüyorum bu genelde her bölüm için böyle. Gitmek istediğiniz patikaya doğru ilerleyip kendinizi o yönde geliştirmezseniz işler sanılan kadar kolay gitmeyebilir. Bu konu hakkında daha ayrıntılı şekilde kodawari.enginneer.com da yazı yazacağım.

Film,dizi,kitap üçlüsü için eğer ki yıllık bir hedefiniz yok ise bu konularda kitap okumak dışında film ve diziyi sürekli izlemenin ekstra bir verim getirebileceğini düşünmüyorum. Tabi her şey tadında güzel, odak noktası olarak her şeyden az az devam etmek daha iyi bir plan olabilir.

Benden bu kadar. Sizin günleriniz nasıl geçiyor sevgili dünyalılar?