Öldürücü 7 Gün #16 : Bir Devrin sonu

Selam dünyalılarım! Sizi o kadar özledim ki! Yazmayı, okumayı, blogger arkadaşlarım ile dertleşmeyi… Ama şu bir ay hayatımdaki en hızlı ay oldu gerçekten. Aylardır burada yakınıyordum belirsizlikten şu  yazımda görebileceğiniz gibi! Epey başınızın etini yemişim ha?


En başından başlayayım. Bu arada hepinizin geçmiş bayramını kutlarım. Bütün bayramım eşya toplamakla geçtiğinden bayramdan hiçbir şey anlamadım. Zaten normalde de anlamıyordum ama. Neyse diyoruz.

 

Hayatımdaki o an belirsiz olan üç durumdan ikisi 13 ağustos günü belli oldu. Bu sene staj yapmayacaktım sebebini kodawari engineer bloğumda anlatacağım. Bu arada yeni blog açtım. Orası sadece mühendislik üzerine olacak ve bunu burada bir kez söyleyeceğim. Kimseye söylemek yok ikisinin de benim olduğunu. Anlaştık mı? 


Babamın tayini Ankara’ya çıkmıştı. Böylece bizim ağustos sonuna dek toplanmamız ve eylül başında babamın orada işe başlaması gerekiyordu. Bir taraftan canım ailem bana söyleniyordu çünkü ben tüm gün stajda olduğumdan dolayı evi sadece annem ve babam toplamak durumunda kaldı. Üç erkek kardeşim var tabi ama ikisi küçük zaten büyüğü de Allah’a havale ediyorum sjkdjs

Tabi toplanma telaşı ile bayram falan kalmadı. Benim burada kalacağım kesinleşti ki kalmak istiyordum zaten. Bu yüzden yurt için hazırlıklara başladım. (bunun hakkında uzun yazıyı yine kodawari engineerda yazacağım haberiniz olsun)

Kıyafetlerim küçük boyutlu bir bavula sığdı. Bakım malzemelerim bir koca sırt çantasını doldurdu. Kırtasiye malzemelerimi, notlarımı ve kitaplarımı ise BİR KOCA KOLİ İLE GÖTÜRDÜM!Yapacak bir şey yok anam. Başa gelen çekilir yani. Daha sonra dün öğle vakti annemlerin bugün şehirden ayrılacakları haberi geldi. Öyle olunca ben apar topar stajdan çıktım. Ve tabii ki pederden azar işittim. ‘Şimdiyi mi bildin sitij yipicik inlimiyiriim ki!’ Ya işlerine gelen her iş için ‘Hayırlısı böyleymiş, kısmetmiş, kadermiş’ ama gelmeyince ‘Şimdiyi mi buldun!!’

Tabi Elena durur mu, yapıştırmış cevabı.

‘Kader kısmet böyleymiş babacım. 



Herneyse ama bazı değişen hayat şartları ve fırsatlar durumu yeniden değerlendirmemi gerektirdi. Böylece stajı ayarladık. Ayarlarken de tayin durumu belli oldu.


Yani gitmeden elli altı bin beş yüz iki kez kendime ‘Ya çok mu acaba?’ diye sormuşluğum var ama illa her halta hazır olmam lazım. Başka türlü olmaz. Beni yerleştirdikten sonra herkül gücümden birazcık daha yararlanmak için eve geri götürdüler. Sen bu tuzağa nasıl düştün diye sorarsanız yemekle kandırdılar ühühüh.

Son kez evi derleyip toparladıktan sonra beni misafirhaneye yerleştirdiler.


İşte böyle dünyalılar. Bir devir de bu şekilde kapandı. Şu an önümüzde yeni bir yer yeni insanlar yeni maceralar var! Ben hepsini heyecanla bekliyorum. Hem yaşamak hem size anlatmak için.


Kendinize dikkat edin! 

Hayatınızın İplerini Elinize Almak: Kabullenmek ve Devamlılık


BB kuşağının ne kadar mutsuz olduğuna dair kendilerinin bile fikirleri yoktu. Çünkü hayatları boyunca aileleri ne istiyorsa onları yapmışlardı bir kukladan öte gidememişlerdi hatta kendileri hakkında alınan kararlarda fikir bile belirtemeden yıllarca yaşamışlardır. Hayaller, idealler onlar için boş düşüncelerden ibarettir. Bu yüzden isteklerimizi ya da ideallerimizi ailemize kabul ettirmek konusunda çok fazla sıkıntı yaşamaktayız. Yine de aileniz, siz kararlı olup devam ettiğiniz sürece eninde sonunda kabulleneceklerdir durumu.

Değişim süreci sizden çok fazla şey götürebilir ki muhtemelen götürecektir de. Bazen en yakınımızdaki insanlara o kadar düşkün oluruz ki onların bize verdiği zararın büyüklüğünün farkında bile olmayız hatta sorunu başka alanlarda ararız. Değişim süreci ve hayatınızı bir raya oturtmak o insanların gerçek yüzleriyle isteseniz de istemeseniz de yüzleşmenizi sağlar. Bu durum korkutucu gibi gözükse de büyük bir cesaret ve kararlılık gerektirir, karakterinize mutlaka katkısı olacaktır.

İstediğiniz hayata ve kişiye ulaşma sürecinde çevreniz çokça değişecektir. Bunlar sizi korkutmasın ki zaten korkutmamalı. İnsanlar gelirler geçerler. Önemleri büyüktür fakat onlara odaklanırsak kendi hayatımızı unutup hedefimizden sapmamız an meselesidir.  Bu yüzden aradaki dengeyi iyi kurmalıyız.

Bunun haricinde sevdiğiniz ve istediğiniz işleri yaparken ne kadar çok keyif aldığınızı fark edeceksiniz. Bunlar güzel olaylar. Elbette bu yolda engeller olacak keza sizi yıldırmak isteyenler de. Bazen siz  yorgun hissedeceksiniz belki işin daha başındayken bırakmak isteyeceksiniz. Ama unutmayın bunu kendinize borçlusunuz. Mutlu bir hayatı, istediğiniz yaşamı. Yolda ilerlerken başka hedefler bulacaksınız kendinize. Bu niyette olmalısınız. Çünkü insanoğlu öyle bir yapıdadır ki hedefine ulaştığı anda pusulasını kaybedebilir. Bu yüzden kendinizi geliştirmenin bir sınırı olmadığına emin olun.

İnsan istediği sürece hiçbir şey imkansız değildir.


Bölüm 1 Uyanış
Bölüm 2 Barışma
Bölüm 3 Ayrıştırma ve Karalar


Hayatınızın İplerini Elinize Almak: Ayrıştırma ve Kararlar


Peder ile benim ‘Bencil,  egoist, sadist.’ Bir insan olduğuma dair bir tartışmaya tutuşmadan birkaç  gün önce yine beni asla tanımayan bir evebeyn olarak bana bir yazı yollamıştı.

Bu yazıda BB (baby boomer) denilen 1944-1965 doğumlu insanların sosyal ilişkilerinde daha başarılı olmalarının imkânsızlıktan kaynaklanan bozulan her eşyayı yeniden onarıp kullanmaya devam etme alışkanlıklarından dolayı daha iyi olduğunu fakat 1965-2000 doğumlu olan X,Y kuşağı denilen kuşağın insanların daha alıngan, aşırı özgürlükçü ve asıl önemli olan sosyal ilişkilerinde sürekli değişken olan ‘Bana arkadaş mı yok?’ tarzındaki düşüncelerle tamirciliği unuttuğunu ve bunun bir ‘beceriksizlik’ olduğunu vurgulayan bir yazıydı.

Yazıya karşı sadece acı şekilde güldüm.

Aşırı özgürlükçü olduğumuz doğru bunu sadece ben için değil biz için konuşacak olursam. BB kuşağı dünyanın ne kadar büyük olduğundan bir fikri olmayan bir kuşaktı. Bu yüzden de kendisini zehirleyen belki de öldüren insanları hayatlarında tutmayı ‘tamircilik’ olarak lanse ediyorlardı. O kuşağın ne kadar mutsuz olduğuna dair kendilerinin bile fikirleri yoktu. Çünkü hayatları boyunca aileleri ne istiyorsa onları yapmışlardı bir kukladan öte gidememişlerdi hatta kendileri hakkında alınan kararlarda fikir bile belirtemeden yıllarca yaşamışlardır.

Onlar bizim anne babalarımız oldular. 

Bana göre ilkel bir içgüdü olduğu için bazı insanlara göre ise doğru olanın bu olduklarını düşündükleri için kendi isteklerini tıpkı onların evebeynlerini kendilerine yaptıkları gibi bize diretmeye kalktılar. Bu durumu ‘Bizim için en iyisini düşünmek.’ başlığı altına gizleyip iyi bir olaymış gibi sundular. Ama ancak aileniz ile aranızdaki bağ ciddi manada çok güçlü ise ve siz ailenizin kendinizi tanıdığına eminseniz bilebilirler. Fakat zaten çocuğu ile bağı gerçekten güçlü olan aileler genelde çocuğun fikir ve düşüncesini önemser, kendisi sadece rehber olur. Yukarıda anlattığım örtbas etme durumu ise çocuğunu tanıdığını sanan fakat gerçek kişiliği hakkında hiçbir fikri olmayan ailelerde görülen bir örnek.

Uzun lafın kısası işiniz çok zor olabilir. Kendinizle barıştıktan sonra –ve kim olmak istediğinize karar verdikten sonra- hedefinize ulaşmak için adım atmaya başlamanız gerekiyor.


İlk önce düzeltilmesi gereken durumları listelemek ve bu durumları düzeltmek için çözüm yöntemlerini kâğıda yazmak etkili olabilir. Bu yürümeyen bir evliliği bitirmek, yeniden üniversiteye hazırlanmak gibi büyük gözüken gözünüzü korkutan değişiklikler olsa bile lütfen pes etmeyin. Bu sizin hayatınız ve siz inanın ki en iyisini hak ediyorsunuz.
Değişim dönemi size çok fazla şey gösterecektir. Sandığınızdan daha çok. 

Çevrenizdeki insanların ak mı kara mı olduğunu net bir şekilde anlayıp size yük olan insanları tek tek hayatınızdan çıkarmanızı tavsiye ederim zira sadece israf. (daha fazla sadeleşme için minimalizm ve benim hikayem ) Sizi kararlarınızdan caydırmaya çalışan insanları dikkatlice gözlemleyin. Kendi çıkarları için mi yapıyorlar yoksa sizin iyiliğiniz için mi? Bunu iyi tartmanız gerekiyor. Bunları kolay ‘mış’ gibi gözükebilir ama ilk yazıda söylediğim gibi hayatınızı düzene sokmak zor ve acılı bir süreçtir


(devam edecek.)

Bölüm 1 Uyanış

Bölüm 2 Barışma


Hayatınızın İplerini Elinize Almak: Barışma


Hayatta en önemli kişi sizsiniz.

Başka hiç kimse değil. Çünkü bu hayatta yanınızda daima olacak bir kişi var. O kişi sizsiniz ve yine kendinize iyi bir arkadaş olmalısınız.

Hayatınızı düzeltmek istiyorsanız en azından kendinizi önemsediğinizi düşünüyorum. Fakat bu her zaman yeterli gelmeyebiliyor. Mesela sonraki bölümlerde bahsedeceğimiz hayat çizginizi ailenize aktarırken onlardan gelen negatif tepkiye karşı hemen pes etmek gibi. 

Kendinizi birileriyle idealleriniz, hayalleriniz uğruna savaşabilecek kadar önemsemelisiniz.
Kendimizi sevmek zorlu bir süreçtir. Bir noktada çoğumuzun olmak istediğimiz idealimizdeki kendimiz ile şu an olan halimiz arasındaki fark yüzünden, o halimize ulaşmamızı engelleyen engeller yüzünden nefret ederiz.  Bunu engellemek için ilk önce kendimize dürüst olmamız gerekiyor ya da en azından bunu denememiz.

 Kim olmak istiyoruz?

 O kişi olduğumuzda mutlu olacak mıyız?

Bu iki soruya uzun süre cevap aradım. Verdiğim cevaplardan tamamen tatmin olana kadar harekete geçmedim. Zira bu sizin hayatınızı etkileyecek bir karar olduğu için acele etmek istenmeyen sonuçları peşinden getirebilir.

Bunları düşünme sürecinde her zaman isteyip hiçbir zaman yap(a)madığınız bazı aktivitelere başlayabilirsiniz. Bu önemli bir adım olabilir sizin için. Veya istemeyerek, birilerinin zoruyla yaptığınız aktiviteleri bırakabilirsiniz. Sevmediğiniz, görüşmek istemediğiniz insanların numarasını silebilirsiniz.

Basit olanlarla başlayın. Hemen kıyafet dolabınızı yenilemeye kalkmayın ya da hayatınız boyunca ruj sürmemiş biri olarak makyaj yapmaya. Daha göz önünde olup ertelediğiniz isteklere odaklanın. Çünkü daha barışma safhasındasınız.  Hayatınızı radikal derecede etkileyen kararlar almak için aynada kendinize samimi şekilde gülümseyebiliyor olmanız gerek. 

Bunca planı nasıl yapıyorum diye soruyor insanlar bana hep. Hem film hem anime hem dizi izleyip kitap okuyup aynı zamanda blog yazıp nasıl kendimi bir taraftan farklı alanlarda geliştirebiliyorum? Çünkü kendimi seviyorum ve kendime saygı duyuyorum. Tüm bunları hak ettiğimi düşünüyorum.

Sorulara cevap ararken mutlaka başka insanlara da danışın. Düşüncelerinizi paylaşın. Şimdi yalan söylemeye gerek yok birbirimize. Herkes her şeyi yapamaz. Yıllarca derslerden bihaber olup sınav yılı ‘Ben doktor olmak istiyorum’ derseniz bu gerçekçi bir hedef olmaz. (istisnalar kaideyi bozmaz) Bu yüzden potansiyelinizi, kapasitenizi baz alarak kendinize bir hedef koyun ve lütfen kadın ya da erkek fark etmez, üretin arkadaşlar. Hayattaki hedefiniz evlenip çocuk doğurmak olmasın.


Hayatınızın İplerini Elinize Almak: Uyanış


Dört seneye yakın bir zaman diliminin öncesinde ortalamanın fazlasında aile sorununa sahip, sürekli ağır stres altında yaşamaya çalışan, savaştığı şey ile neden savaştığını bilmeyen, yaşından fazla olgun düşüncelere sahip fakat zaman zaman davranışları konusunda birtakım problemler yaşayan, kendisini yeren zira ailemin yegâne yaptığı şey buydu- asla görünüşünü beğenmeyen ve kendisine dair en ufak şeyden dahi nefret eden bir çocuktum.  Dört sene içinde hayal edemeyeceğim kadar yol aldım. Birçok açıdan şanslıydım aynı zamanda birçok açıdan şanssızdım. Anne babam yeterli evebeynler değillerdi hatta bana göre hala yetişkin bile olmamışlardı. Çünkü aslında yetişkinlik okul bitirmek, evlenmek ya da çocuk sahibi olmak ile alakalı bir durum değildi. Kesinlikle değildi. Şanslıydım çünkü bu ipleri elime alma sürecini birkaç yıl geç yaşasaydım sonradan en azından benim için çok geç olabilirdi.


İnanın sevgili dünyalılar boş yere anne babamı gömen bir insan olmadım. Asla da olmam. Fakat belki zaman geçince biraz olsun anlatırım onların nasıl birer birey olduklarını. Şu anlık pek gerek yok açıkçası bu bilgiye. Ama emin olun ki ben asilik yapıp anne babasını beğenmeyen bir ergen değilim. O dönemleri zaten hepimiz aştık değil mi? Onların ilerlemesine sürekli yardımcı olmaya çalışırken kendileri beni kibirli ve ego sahibi olmakla suçladılar. Asla kendi hatalarını görmediler gördüklerini de olağan bir olaymış gibi gösterdiler. Sonuçta kimse kendinden zeki ya da olgun bir çocuğu olsun istemez. Ben her şeye rağmen bu ortamda bu şekilde büyüğüm için –onlar asla duymasa da- gurur duyuyorum kendimle. Birçok insan da duyuyor. Çünkü biliyorum ki böyle bir ailede yetişip yanlış yollara sapmamak büyük cesaret ve mantık işi.

Konuyu çok dağıttım kusura bakmayın.

Hayatımızı yönlendirmek için bunun farkına varmamız gerekiyor. Ben buna ‘Uyanış.’ Diyorum. Bir noktada sahte yüzler takınan ve aslında hayatınızda olmasını insanlardan tutun geleceğinizi yönlendiren her karara ilgisi olup olmayan onlarca kişinin dâhil olmasına her olay size çok yanlış gelmeye başlayacak.   ‘Bu böyle olmamalı. Böyle gidemez.’ düşüncesi beyninizi yiyip bitirmeye başlayacak fakat ne yapacağınızı nereden başlayacağınızı belki de bilemeyeceksiniz ya da kestirseniz bile yapacak cesareti bulamayacaksınız.

Olay şu ki nerede ya da kaç yaşında olursanız olun hayatınızı düzene sokmak sancılı bir süreçtir.  Olay asla farkına varmak ile bitmez. İkinci adım karalı olmaktır. Hayatınızı düzene sokmak, ipleri elinize almak sizin kendinize olan bir borcunuzdur bana kalırsa.

Fakat şu var ki herkes kararlı olamayabiliyor. Yolun yarısında vazgeçip hayatına kukla gibi devam etmek isteyen insanlar da azımsanmayacak derecedeler. Bu sorunun ise insanın kendini sevmemesinden kaynaklandığını düşünüyorum.

(devam edecek…)

Bölüm 2 Barışma
Bölüm 3 Ayrıştırma ve Kararlar

Akıma Karşı #6

Bazen davrandığımızı sandığımız davranış ile aslında olan davranışımız arasında dağlar kadar fark olabiliyor.

Karmaşık mı geldi?

Örnekleyelim o zaman.

Şu iki aydır büyük belirsizlikler içindeyim, biliyorsunuz sizin de başınızın etini yedim. Aslında ben iki aydır tevekkül ettiğimi, sabrettiğimi sanıyordum. Ama sabreden insan kendini dış dünyaya kapatıp o belirsizliğin içini kemirmesine, yapması gereken işlere karşı kollarını bağlamasına izin vermez değil mi? Vermez. Zira bu davranışlar içerisindeyse o insan sabretmiyordur. Sabırsız davranıyordur.

Hepimizin hayatında birtakım sınavlar var. Bu on binlerce sınavın yüz binlerce farklı çözümü var. Bazen elimizden geleni yaptığımızı sanıp aslında yapmıyoruz ve sürekli yakınıyoruz, bazen her olaya müdahale etmeye çalışıyoruz. Bazen ise aslında burnumuzun dibinde olan çözümü göremiyoruz.

Sınavı geçmek için 'mış gibi' yapmak yetmiyor. Bu yüzden dönüp arada aynaya bakmak kesinlikle lazım.



Temmuz Gözdelerim'18


Tekrardan selam Dünyalılar. Temmuz ayında dönüp yazdıklarıma bakacak olursak cidden iyi bir ay geçirmediğimi söyleyebiliriz. Gerçi belirsizlik hala devam ediyor. Bu yüzden bu ay genelinde son iki haftada neredeyse hiçbir şey yapmadım.

Bu durumdan ne kadar mutsuz olsam da yapacak bir şeyim yok. Sadece tevekkül edebiliyorum. 

Ağustos Ayı Ajanda Sayfam



Çizim yapan insanlara acayip derecede özeniyordum. Ama kendim yapmayı pek denememiştim çünkü ne zaman doodle denesem facia oluyordu. Ama ıntagram'da bir arkadaşım beni destekledi. Basit dövme modellerinden başlamamı söyledi. Bence gayet güzel oldu. Bu konuda biraz çalışıp kendimi geliştirmek istiyorum.


Burada hiç söyledim mi bilmiyorum ama ben biraz Alacakaranlık fanıyım. Biraz değil epey. Bunun sebebi Meyer'in çok çok iyi bir yazar olduğunu ya da serinin harika olduğunu düşünmem değil. (gerçi biraz da olsa iyi bir yazar olduğunu düşünüyorum da) Sadece biraz karışık bir durum. Herneyse ben filmleri defalarca izlemiş kitapları defalarca okumuştum ama hepsini bir türlü toplayıp alamamıştım. Sonunda indirimden aldım. 

Hediyeler



Bu ikisi aslında erken gelen doğum günü hediyesi. Orwell hayranı olan arkadaşıma 1984'ten başka kitabını okumadığımı söyleyince böyle oldu. Bir de ben Japonca öğrenmek istiyordum beni gaza getirmek ve destek olmak için aldığı hediye gerçekten çok duygulandırdı.


Mayıs Gözdelerim '18  yazımda bahsetmiştim ilk dolma kalemimi hediye olarak aldığımı. Bunu öğrenen bir arkadaşım bana elindeki mürekkeplerden çekip yollamış biraz. Hala denemedim gerçi ama mürekkeple kalemle oynamayı cidden çok seviyorum.

Müzik🎧



Uzun zamandır böyle bir liste yapmak istiyordum ama her seferinde üşeniyordum. Sadece klasiklerden oluşan kafamı dinlendiren bir liste oluşması iyi oldu ama bu sefer de sürekli burayı dinliyorum manyak mıyım neyim? Spotify Listem

Bu ay bu kadarcıktı işte. Umarım bir an önce düzlüğe çıkabilirim. Dualarınızı eksik etmeyin olur mu? Kendinize dikkat edin.

Bullet Journal 101 - Kendi Ajandanızı Yapmanız Hakkında Her Şey


Selam sevgili Dünyalılar. Daha önce Minimalizm ve Benim Hikayem ve  Elektrik Elektronik Mühendisi Adayları için Üniversite Rehberi yazılarımda da söylemiştim bir konuda aşırı bilgim var ise bu bilgilerin hepsini toplayıp, sınıflandırıp ardından anlaşılır hale getirmek cidden vakit alıyor.



Ben üniversiteye girdiğim sene ajanda arayışına girdim. Çünkü her işi çok çabuk unutmak gibi bir sorunum vardı. Elimden birçok  ajanda geçti fakat sonunda her ay aslında farklı bir düzene ihtiyaç duyduğumu fark ettim. Mesela bir ay saatli bir sisteme ihtiyacım vardı buna rağmen başka bir ay her güne verilmiş birkaç satır fazlasıyla görebiliyordu işimi. Sonuçta hayat hep aynı tempoyla gitmiyor.  Aldığım ajandaların sayfalarının boş kaldığını görünce gerçekten içim sızlıyordu. (Bir çoğumuzun olduğu gibi)


Ardından bullet journal denilen sistem ile karşılaştım.

Bullet journal geçmişi kayıt altında tutmak, şimdiyi takip etmek geleceği planlamak için tasarlanan bir sistemdir.

Ne kadar şu an birçok içerik üreticinin oyuncağı, trendi hale geldiyse de tıpkı Minimalizm gibi sıkılıp bir süre sonra bırakacaklardır. Çünkü bullet journal  sabır ve emek işidir. En basit hali bile.

Kendi deneyimime göre şunu söyleyebilirim ki ilk yaptığınız bullet journal gerçekten berbat olacak. Evet, olacak. Yapa yapa mükemmelleşen bir iş. Bir de sabrınız yok ise ya da çizmeyi seven bir insan değilseniz yine size uymayabilir.


Yancılar

Evet ilk önce asıl konuya girmeden önce genel olarak beraber kullandığım malzemelerden bahsedeyim. 



Genelde ince uçlu siyah kalem kullanıyorum. Fakat bir kalemi ajandanız üstünde kullanmadan önce en arka sayfasına birkaç kelime yazın. Her defterin sayfa yapısı farklıdır bazı kalemler arka sayfaya kanama yapar (yani arka sayfaya geçer) bazıları geçmez. İlk önce test etmek en iyi yöntemdir.


Genelde bullet journalda düzeltici kullanmak pek hoş bir durum değildir. Zira o hatayı daha iyi bir şeye çevirerek devam etmek önerilir. Ama olsun ben kullanıyorum. 



Aynı şerit silici gibi bir de şerit yapıştırıcım var. Çok sevdiğim bir arkadaşımın hediyesi.  Bir şey yapıştırmak istediğim zaman sıvı yapıştırıcı arka sayfayı deforme edebildiğinden şerit yapıştırıcı kullanmak daha iyi oluyor.

Kağıt bantlar kesinlikle vazgeçilmezim. Bahsettiğim hataları kapatmakta,dekorasyon yapmakta çok işe yarıyor

Defter Seçimi

Evet, nereye baksanız herkes ‘hir tirli diftirli yipilirsiniz’ dese de inanmayın çünkü bu harbi bir yalan. Hele ki bir de okb hastasıysanız çizgisiz deftere günlük görünüm çizerken çizgiyi yamuk çizip sinir krizleri geçirebilirsiniz.


Eğer defteriniz muntazam olsun istiyorsanız ya kareli ya da noktalı defter öneririm. Zira hesaplama işleri çok daha kolay oluyor. Ama günün ismini yazdıktan sonra iki nokta koyup devam edecek basitlikte bir bullet journal istiyorsanız çizgisiz ya da çizgili defter de işinizi görür.

Defterin boyutuna gelecek olursak burada defteri ‘Nerede?’ kullanacağınız sorusu önemli. Ajandanızı evde kullanacaksanız a4 boyutu gayet iyi olur. Geniş geniş ferah ferah kullanırsınız. Fakat sürekli taşımayı düşünüyor ama yine de içinde okuduğunuz kitapları, izlediğiniz filmleri yazmak istiyorsanız a5 idealdir. Yok ben koleksiyon yapmayacağım sadece işlerimi organize edeyim yeter diyorsanız a6  size yeter de artar bile.


Son olarak defter markasına gelecek olursak bildiğiniz üzere dolar uçtu. Bu yüzden Rhodia, leuchtturm 1917, moleskine gibi pahalı defterleri eğer ilk kez başlayacaksanız tavsiye etmiyorum.Ha zenginseniz ayrı.

 Bu bullet journal moda haline geldiği için (hatırladıkça ağlasım geliyor) birçok defter markası noktalı defter basımına başladı anlayacağınız eskisi kadar zor değil bulmanız. Ajandanızı taşıyacaksanız mutlaka sert kapaklı bir ajanda tercih etmenizi öneririm çünkü ince kapaklar yırtılabiliyor. Ama evde kullanacaksanız çok fark etmiyor açıkçası.

Malzemelerimizi hazırladığımıza göre çizmeye geçebiliriz.



Ajandamızda yapacağımız ilk kısım ‘Index’ yani ‘İçindekiler’ kısmıdır. (Tabi bundan önce defteri numaralandırmamız gerekiyor) Ben bunu biraz gereksiz buluyorum zira gördüğünüz üzere  bir noktadan sonra yazmayı bıraktım.


İkincisi ‘Key’ yani ‘Anahtar’ aslında bu tam çeviri sayılmaz ama neyse. Burada kullanacağınız sembollerin ne anlama geldiğini yazabilirsiniz. Ben çok temel gidiyorum ama mesala kişisel hayat, okul, hobiler gibi kategorilere farklı renk vererek bu şekilde kodlama da yapabilirsiniz.


Ardından ‘Future Log’ benim deyimimle ‘Genel Bakış’ bölümü yer alıyor. 

Şimdi burayı yapmadan önce ajandanızı ne kadar süre kullanacaksınız bunu bilmeniz gerekiyor. Kimi sadece okul zamanı yapıyor, kimi altışar aylık kullanıyor kimi ise bir yıllık. Burada her aya bir boşluk bıraktıktan sonra yaptığınız anahtardaki renk kodlarını kullanarak tatilleri, doğum günleri, önceden belli olan tarihi not almalısınız.
       
                                                     

Şimdi ‘monthly log’ yani ‘Aylık Bakış’ kısmı. Burada asıl bullet journalda aylık bakışta bütün günleri tek tek yazılıyor ve doğum günü, tatil gibi günler yazılıyor. Fakat ben burayı biraz gereksiz bulduğumdan günleri yazdıktan sonra ‘Genel Bakış’ kısmındaki günleri aktarıyorum.


Şimdi günleri çizerken bir süre denemeniz gerekecek. İnternette bullet journal yapan çok kişi var onların yaptıkları sayfalardan ilham alabilirsiniz. Ne tür bir plan sistemine ihtiyacınız olduğunu anlamak biraz vakit alabiliyor.



 Gördüğünüz üzere after before resmen. Pratik yaptıkça alışacaksınız. 


Ardından son olarak 'Collections' benim deyimimle 'Takipçiler' bölümü geliyor. Bu bölüm biraz karışık çünkü hayal gücü burada devreye giriyor. Çok fazla örnek var. Genelde belli bir hedef oluyor ve bu hedefi takip etmek için bir sayfa oluşturuluyor. 


Ben güncel olarak kitap ve film hedeflerimi takip etmek için iki tane takipçi kullanıyorum.

Bunların dışında senenin başında 'Ruh hali takipçisi' yapmaya başlamıştım fakat bir noktadan sonra yarım bıraktım.

Bunların dışında uyku, ders çalışma, spor yapma en yaygın takipçilerden birkaçı.


İşte bu kadar! Aşağıya pinterest hesabımı bırakıyorum. Bullet journal panom var ve ilham alabileceğiniz bir sürü pin var. 





Bunun haricinde sürekli hatırlamam bakmam gereken bir çok şeyi de ajandama not ediyorum. Bunlar için çeşitli sayfalar oluşturmak hiç zor değil. Yazının devamına ajandamdan kesitler bırakıyorum. Sorularınız olursa iletişim kısmından mail atabilir, yorum atabilir veya instagram hesabıma dm fırlatabilirsiniz. Kendinize iyi bakın!