12 Yılın Ardından
Daha önce çocukluğumdan bahsetmiştim. Bir şekilde fanusta yetiştirilmeye çalışılmış olmamdan. Bu konuda hiç kimseyi suçlamıyorum çünkü çoğu evebeyn belki de aynı şeyi yapıyor çocuğuna yıl 2020 olmasına rağmen. Twilight serisi benim hayatımda uyanışımın simgesi. Aslında hayatlarımıza dönüp baktığımızda hepimiz çok basitmiş gibi görünen olayların hayatımızda bir devrime yol açtığını görebiliriz. Bunun sebebi o olayların ağırlığının olması değil –zaten bir önceki cümlede basit olaylar olduklarından bahsetmiştim- sebebi bizi o noktaya binlerce olayın getirmesi ve çok basit bir damlanın bardağı taşırması ya da pimi çekmesinden ibaret. İşte benim son damlam da oydu. Aileme karşı çıkıp okumakta direttiğim bir şekilde filmlerini seyrettiğim ilk özgür kararım. Hepimizin zaman zaman hayatın yoğunluğundan veya sıkıntılarımızdan bunaldığımız bir noktada defalarca seyrettiğimiz veya defalarca okuduğumuz kitaplar filmler vardır. Benim için twilight serisinin önemi bu kadar büyük işte.
Peki bunları neden anlattım bu kadar uzun uzun?
2008 yılında Twilight serisinin yazarı Stephenie Meyer serinin Edward’ın gözünden anlatılacağı yeni bir kitap yazmaya başladığını duyurdu. Fakat duyurudan kısa bir süre sonra Meyer’ın leptobu çalındı ve Midnight Sun’un ilk 12 bölümü internete sızdırıldı. Bu duruma çok sinirlenen Meyer kitabı yazmayı bıraktı.
Yıllar geçtikçe açıklamaları daha sakinleşti ve en son ‘Herkesin Midnight Sun’ı unuttuğu bir zaman kitabı yeniden yazacağım.’ dedi.
Ve bir gün Meyer’ın sitesinde bir geri sayım açıldı. Kimi yazdığı diğer bir kitap olan ‘The Host’ yani ‘Göçebe’ serisinin devamını yayınlayacağını kimi ise yeni bir film açıklaması olduğunu savundu. İmkansız bir bekleyiş olduğu bilinse de bir kısım da ısrarla Midnight Sun’ın çıkış tarihini söyleyeceğini umut etti.
Ve imkansız imkanlı hale geldi.
12 yılın ardından Meyer Midnight Sun diğer adıyla Geceyarısı Güneşi’nin çıkış tarihini duyurdu.
Sevgili okuyucular ve arkadaşlar;
Her şeyden önce, umarım siz ve aileleriniz güvenli, sağlıklı ve iyi bir yerdesinizdir. Önemli olan şey bu.
İkincisi, Midnight Sun'ın nihayet (çok yakın da) hazır olduğunu duyurmaktan mutluluk duyuyorum! Ve 4 Ağustos'ta kitapçılarda olacak. Umarım bu duyuru yanlış zamanda yapılmış gibi anlaşılmaz; gerçekten dünya normale dönene kadar duyuruyu geciktirmeyi düşündüm. Ancak, 1) bunun ne zaman olacağını kim bilebilir? Ve 2) siz yeterince beklediniz. Aslında yeterinceden çok fazla.
Bu durumla herkesin nasıl başa çıktığını bilmiyorum, ama şu anda kitaplar benim en büyük teselli ve en mutlu kaçışım. Şahsen, en sevdiğim yazarlardan biri okumak için yeni bir şey açıkladıysa sevinirim. (Baskı yok, Laini Taylor.) Umarım bu duyuru size biraz keyif verir ve heyecanla bekleyebileceğiniz bir şey olmuş olur.
Bir kitap üzerinde on üç yıldan fazla çalışmak garip bir deneyim. O zamankiyle aynı kişi değilim. Çocuklarımın hepsi büyüdü. Sırtım garipleşti. Dünya farklı bir yer. Sadece sizin için değişen şeyleri hayal edebiliyorum. Ama Midnight Sun'u tamamlamak, Alacakaranlığın ilk günlerinde birçoğunuzla ilk karşılaştığım o anları bana geri getirdi. Çok eğlendik, değil mi? Yılsonu partisi vermek, otel odalarında takılmak ve sahilde kitap okumak (hayatımızdaki en iyi bronzlaşmayı olurken). Komik tişörtler ve muhteşem web siteleri yaptık. Halen hayatımızda olan kafa dengi ruhları bulduk. Umarım Bella’nın yaşamının başına döneriz ve Edward’ın hikayesi size tüm bu eğlenceyi yeniden hatırlatır.
Bu yaz bizi izlemeye devam edin - planladığımız çok daha eğlenceli şeyler var. Müzik (elbette), yarışmalar, kitap turu hakkında bilgiler ve daha fazlası bu sayfada yayınlanacaktır. Umarım yakında görüşürüz! Çok uzun zaman oldu.
Stephenie
İnternet deliye döndü. Tam anlamıyla. 672 sayfa olan kitabın 4 Ağustos tarihinde satışa çıkacağı duyuruldu.
Devam filmi çekilir mi, çok umudum yok. Zira Edward’ı oynayan Robert Pattinson film endüstrisine kendini kabullendirmeye ve üstüne yapışan vampir rolünden kurtulmak için çok uğraştı. Fakat yine de birkaç güne kadar bu kitabın da çıkacağını düşünmüyorduk değil mi? Kim bilir belki bir mucize daha olur.
Bir Elektrik Elektronik Mühendis Adayının Gözünden #2
Şimdi yazmaya karar verdiğim yazı dizisinin ilk yazısının
2017 yılında girdiğimi düşünürsek o yandan bu yana çok şey değişmiş olmalı
haklı olarak.
Fakat yine de bloğumdaki düzeni bozmamak uğruna devam yazısı gibi gözüken ama devam yazısı olmayan serinin ikinci yazısına hoş geldiniz.
Önceki yazı için: Bir Elektrik Elektronik Mühendis Adayının Gözünden #1
1 Sınıf Tavsiyeleri
Önceki yazımda buna yer vermiştim ama bazı cümleleri
tekrarlamayı göze alacağım tüm bilgileri aynı yerde toparlamak uğruna.
Özellikle ilk iki sınıfta görülen bazı derslerin yarı yılları üniversiteden
üniversite değiştirilmiş olabiliyor.
Fakat burada önemli olan hangi yıl ne yapacağının bilincinde olmak.
Birinci sınıfta gelende matematik 101, fizik 101, dil anlatımı, İngilizce gibi devam veya tekrar dersleri verilir. Bu derslerin amacı sizin liseden bir şey bilmiyormuş gibi geldiğinizi varsayarak bu fakülteyi başarı ile bitirebilmek için gerekli altyapıyı oluşturabilmektir.
İlk iki yılda alacağınız matematik derslerinde türev
integral ve seriler ağırlıklı bir eğitim görürsünüz. Çünkü daha önceki yazımda
da dediğim gibi bizim bölüm için en önemli bilgi matematiktir. Matematiği
sevmiyorsanız, bunalıyorsanız, çözmekten zevk almıyorsanız ya bu deveyi güdeceksiniz
ya bu diyardan gideceksiniz misali bir durumun içinde er geç kalacaksınız.
Bunlara ek olarak
mühendisliğe ufaktan başlamak için elektrik elektroniğe giriş dersi, bir adet programlama dersi, autocad dersi gibi
dersler gösterilir. Yine dediğim gibi bazı üniversiteler misal programlama
dersini ikinci sınıfın birinci dönemine atmış durumda. Fakat genel anlamda
müfredat sabit.
İyi bir ortalamadan zararlı çıkan kimse olmaz. Bu yüzden
birinci sınıfta daha bilgileriniz de tazeyken temel derslerden yüksek puanlar
alıp iyi harf notlarıyla geçmek son sınıfta işinize yaracak bir avantaj
olacaktır. Yine bu dönem çok yoğunluklu bir lab programınız olmayacağı için
okulunuzdaki kulüp ve toplulukları keşfetmek, seminerlere katılmak, o nefret
ettiğiniz İngilizce’yi öğrenmek (çünkü er geç öğrenmek zorunda kalacaksınız
tabi üretime katkınız olmasını istiyorsanız), yeni bir hobinin temelini atmak
(kitap okumak film izlemek bir hobi değildir arkadaaşlar) veya okulunuzda gerçekleşen
seminerlere gidip ufkunuzu geliştirmek için istemediğiniz kadar vaktiniz
olacaktır. Hazırlık okuyanları tenzih ederim çünkü bunları hazırlık yılında bol
bol yaptığınızı varsayıyorum. Durmadan bilgisayar oyunları karşısında veya
konserden konsere, kafeden kafeye koştuğunuz saatler için pişman olma
olasılığınız çoktur. Her şey dozunda iyi.
Daha önceleri de belirttiğim gibi bu bölüm ‘Diplomamı alayım
mesleğimi yapayım.’ Bölümü değil. Ağaç yaşken eğilir misali daha okurken
kendinizi geliştirmek, öğrenmek, neyi sevdiğinizi bulmak ve üstüne gitmek
zorundasınız. Aksi taktirde yitip gitmeniz içten bile değildir.
Bu kadar iç karartıcı
konuştuğum için kusuruma bakmayın fakat mezun olup ağlayan o kadar mühendis var
ki sinirlenmeden geri duramıyorum. İki günde bir saat geleceği için ayıramamış
insanların doğal seçilimle elenmesi bana çokta tuhaf gelmiyor.
Her neyse benim düşüncelerimi kenara bırakalım.
Her şeye rağmen üniversite hayatı dediğimiz o doluluğu
yaşayabileceğiniz iki zaman dilimi vardır birinci sınıf ve hazırlık. Bu yüzden
içinizde ‘Bunu da yapamadım.’ Diyebileceğiniz bir etkinlik bile kalmasın.
Olabildiğince çok insanla tanışın, olabildiğince çok ortama girin , çok insan
tanıyın. Güvenin, ağlayın,sevin. Bu zamanlar hayat tecrübesi kazanmak için en değerli
zamanlardır.
Karantinada Motivasyonu Korumak
1) LÜTFEN O YATAKTAN KALK.
Gözünü açtın, telefonu eline alıp sosyal medyada biraz gezindin. Ardından saatin on bir olduğunu gördün. Sonra 'Daha erken yaaa.' diyip yorganı üstüne çektin...
Sürekli yatakta yuvarlanmak beyninize hala uyku zamanında olduğunuz düşüncesini yollar. Yatakta uyanmayı beklerken yatağın içinde durdukça uykunuz gelir ve bu paradokstan asla kurtulamazsınız. Bu yüzden kalkın o yatağı düzenleyin, odanızı havalandırın ve mümkünse bir daha yatağa yatmayın sakın içine girmeyin!
2)PİJAMA, PİJAMA, PİJAMA!
Yattığınız kıyafetle kalkıp gezmek yine beyninize yine yatakta kalmakla benzer bir mesajı verir. Eşofman ya da pijama takımınızın olmasına gerek yok. Ev kıyafetlerinizden iki tişört iki eşofman altını kafanızda pijama olarak etiketleyin. Sadece yatarken onları giyin ve uyanır uyanmaz değiştirin. Böylece beyniniz uyku zamanın sona erdiğini anlayacak ve daha dinç hissedeceksiniz.
3)Kahvaltı? Bir bardak su kahve?
Elinizi yüzünüzü yıkadınız, dişlerinizi fırçaladınız. Şimdi, size ne iyi geliyor? Hafif bir kahvaltı? Bir bardak kahve? Limonlu su? Bedeniniz neyi istiyorsa onu verin.
4) DÜ-ZEN!
Yemekten sonra yanımıza en az bir litre su alıyoruz. Masamızı siliyoruz, etrafı düzenliyoruz. Yerlerde dünden kalkan silgi parçaları varsa hızlı bir süpürge yapıyoruz. Ardından bugün neler yapmanız lazım? Kendimize çok yüklenmeden liste yapın. Duş mu alacaksınız yazın. Film mi izleyeceksiniz yazın. Onları yaptıkça bunum verdiği mutlulukla emin olun listeyi daha çok tamamlamak isteyeceksiniz. Bitiremediniz mi? Sorun değil! Yarınlar hep bitiremediğimiz işler için varlar!
5)Yapmak istemediğiniz işe vücudunuzu zorlamayın.
Evet matematikten nefret ediyor olabilirsiniz. Normal. Biraz Türkçe çözdükten sonra aslında ufak ufak kolay örneklerden giderek bebek adımlarıyla ilerlememek için bir sebep yok ama! Sadece kendini kasmayın. 'Yapmak zorundayım, öğrenmem lazım.' gibi şartlandırmalar beyninizi ve bünyenizi daha çok strese sokmaktan başka bir işe yaramayacaktır.
6) Bakım!
Evet. Evet. Karantinadayız dışarı çıkmıyoruz. Ama bu kendimize bakmamız anlamına gelmez. Saçlarınız yağlandığında duş almayı ertelemeyin. Aksine bunu da bir rutine sokun. Beynimiz rutinleri sever. Duştan sonra saçınızı yapın, maskenizi yapın, ojenizi sürün. Erkekler mutlaka tıraş olmaya devam edin hatta yeni sakal şekilleri deneyebilirsiniz nasılsa herkes evde! Emin olun bu sizi gerçekten çok daha iyi hissettirecek.
7) Yeni hobiler!
Evdeki tüm zamanımızı ders çalışmayla geçirecek haliniz yok elbette. İnanın internet derya deniz. O kadar çok bilgi ücretsiz sunuluyor ki inanamazsınız. Köşede dekor olarak kullandığınız o gitarı elinize alın ve çalmayı deneyin. Ya da dil kursları. İstemediğiniz kadar video var! Açın birini ne kaybedersiniz sonuçta? Ben söyleyeyim hiçbir şey!
8) ERKEN KALKMAK!
Şimdi birincisi beyler bayanlar dırırırırırımmm duymanızı asla istemediğiniz bir şey olsa bile GECE DERS ÇALIŞMAK, SABAHLAMAK BÜNYEYE İYİ DEĞİL. Bunu bir gece kuşu olarak söylüyorum. Öğlene kadar uyumayı benden çok kimse sevemez. Fakat yıllardan beri öğrendiğim şu eğer ki sekizde kalkıp öğlen bir saat şekerleme yaparsanız inanın günü daha fazla yaşıyorsunuz. Ama on birde on ikide kalkarsanız siz daha ne olduğunu anlamadan gece oluyor. Evet gece çalışmayo daha verimli buluyor olabilirsiniz ama çoğunuz hala gelişme çağında olan öğrencilersiniz. Bu yüzden bedenimizi uykuya ama sıradan bir uykuya değil GECE UYKUSUNA İHTİYACI VAR.
Ve bu da bizi yazımızın sonuna getirmiş oluyor. Beğenip kanalıma abone olursanız... Durun ora bura değildi. Herneyse zaten benim youtube kanalım da yok. Eğer yukarıdakileri uygulamaya başlarsanız lütfen yorum yapın ve gelişmeleri beraber takip edelim.
Bu arada unutmayın bu bir verimlilik yarışması değil! Her gün farklı yemek denemeniz, evde sürekli spor yapmanız ya da sürekli ders çalışmanız gerekmiyor. Bu yazıdaki amaç ruhsal sağlığımızı daha iyi seviyeye getirmekti. Bir şey yapmak istemeseniz de sorun değil.
Unutmayalım;
Fırtınalar zor olabilir, ama güneş daima geri döner <3 |
Öldürücü 7 Gün #18 Karantina Günleri
Şubat Gözdelerim'20
- Ülker Böğürtlenli Bitter Çikolata
Ankara'ya gittiğimde misafirlikte bitter çikolataların arasında dilimi bir böğürtlen tadı kapladı ve kafamda resmen şimşekler çaktı. O sırada henüz Ülker'in bu yeni çikolatasının reklamı da çıkmamıştı o yüzden bulmam en başta biraz zor oldu. Ardından Şok'ta denk geldiğimden beri midem bulanana kadar yedim. Cidden Şubat'ın favorisi bu.
- Fiorella Choco Biscuit
Şok'tan çikolata alırken haftalık gelen ürünlerin olduğu sepetlerde görüp aldığım ve yine aşık olduğum bir ürün. Çikolatayı çok yediğinizde ağzınızda oluşan kekremsi tat eşlik ettiği biküvi sayesinde olmuyor. Çikolatanın arka tarafında bildiğimiz petibör bisküvi var. Çay yanına harika yakışan bir atıştırmalık.
- Kurabiye
Şimdi iki tane tarif var. Annem nişastalı olan tarifin daha güzel olduğunu savunuyor. Fakat bence o tarif daha yavan oldu. Fakat görüntü olarak nişastalı olan tarif çok çok daha güzel gözüküyor. Tarafınızı seçin bakalım.
Hanımeller Kurabiye
Damla Çikolatalı Kurabiye
- Brownie
- Flormar Glitter Oje
- Papatya Çayı
Geç Kalmış 2020 Hedefleri
- 100 Film
- 12 Dizi
- 52 Kitap
- 12 + 12 Yazı
- Udemy
Geçen 1 Yılın Ardından
Ocak Gözdelerim'19
Fairy Tail: Final Series
Tek Kişilik Oyun
Youtube Kanalları
Golden Rose Metallik Ojeler
Bu aylık bu kadar işte. Neler düşünüyorsunuz ojeleri denediniz mi hiç ya da youtube kanallarını biliyor muydunuz, bakmayı düşünür müsünüz? Benimle paylaşmayı unutmayın!
xoxo
Öldürücü 7 Gün #17 Eylemler ve Sonuçlar
Nur: 1
En azından 1 Ocak 2019 akşamı durumlar böyleydi benim için. Yeni yıla girer girmez dramalarım peşimi bırakmamıştı ve hayal kırıklıklarını da beraberinde sürükledi bu durum haliyle.
Henüz daha büyümüş sayılmaz benim jenerasyonum. Daha yirmilerin başındayız ne de olsa. Yine de ne olursa olsun söylediğimiz cümlelerin,yaptığımız eylemlerin sonuçlarını ve o sonuçların getirebileceği durumları göz önüne alarak harekete geçmeliyiz, değil mi?
En azından ben öyle düşünüyorum.
Ama tabi ki şaşırmayacağım şekilde -yine- insanlar benimle aynı düşüncelere sahip değil. Zaten aynı düşüncelere sahip olsalardı ben 'Ben' olmazdım. Belli bir çoğunluk 'Gençlik' kavramının sonuçlarını düşünmeden yapılan hareketlerin olduğu bir dönem olarak tanımlıyor ki bu bence epey mantıksız. Tamam, yine biliyorum hayattaki hareketler, davranışlar, durumlar DAİMA mantıklı olmak zorunda değil. Fakat benim hayat felsefem 'Başkalarına söylemekten utanacağın eylemlere kalkışma.' olmuştur. Her zaman hoşnut olduğumuz durumlara düşmeyiz, zira tek başımıza yaşamıyoruz bir toplumla beraberiz nereye kaçarsak kaçalım.Bu da demek oluyor ki hiçbir zaman her koyun kendi bacağından asılır durumu olmuyor, hepimiz birbirimiz ile etkileşim halinde olduğumuzdan birimizin kalkıştığı eylemden ötürü diğerleri de zincir etkisiyle etkilenebiliyor. Bunun sonucunda da istemediğimiz durumla düşebiliyoruz.
Peki bu durumdan nasıl çıkabiliriz?
Gerçekten bu soruya cevabım yok.
2019 Hedeflerim
2017 yazında Yaz Biterken adlı yazımda bahsetmiştim uzun zaman boyunca çabaladıktan sonra kaligrafi konusunda ilerleme kaydedebilmiştim. Fakat bunun sadece başarıldıktan sonra bırakılacak bir hobi olmadığını bu sene sonunda anlayabildim. Kaligrafi kalemi olmadan da kaligrafi yapılabiliyor ve güzel yazı yazılabiliyormuş. Bu da emek ve alıştırma gerekiyor. Bu sene bol bol alıştırma yapmayı hedefliyorum.
2018 - 60 Film Challenge Film Önerileri
The Invisible Guest
( Gizem/Suç)Konu: Adrian Doria varlıklı ve başarılı bir iş adamıdır. Bir dağ otelinde fotoğrafçı sevgilisinin cesedi ile kilitli odada olduğu için polis tarafından tutuklanmıştır.Adrian sevgilisini öldürmediğini iddia etmektedir. Bu işin içinden çıkabilmek için uzman deneyimli bir avukat olan Virginia Goodman' dan yardım alır. Goodman ile olayı çözmeye çalışırlarken Adrian'ın sakladığı bir sır ortaya çıkacaktır.
Bu senenin ilk izlediğim filmlerinden biriydi yakın zamanda tekrar izleme fırsatı buldum. Film tek bir odada geçiyor, olaylar flash back şeklinde anlatılıyor. Böylece gerçekten izleyiciyi yormadığını düşünüyorum. Filmin sonu beni gayet tatmin etti.
Baby Driver (Tam Gaz)
(Gerilim/Suç)Konu: Baby genç olmasına rağmen deneyimli bir sürücüdür. Küçükken karıştığı bir olay sonucunda varlıklı bir adama yüklü miktarda borcu olduğundan banka soygunlarının ardından kaçış için sürücülük yapmaktadır. İşler ters gitmeye başladığı zaman Baby kendi için seçimler yapmak zorunda kalır.
Gerçekten çok hareketli ve aksiyonu bol bir film. Kafa dinlendirmek için bir film arıyorsanız kesinlikle bu Baby Driver olamaz. Bu arada filmin müzikleri inanılmaz.
Zodiac
(Gerilim/Suç)Konusu: San Francisco’da bir seri katil, mektuplar ve şifreli mesajları ile polis ile alay etmektedir. Dedektifler, gazete muhabirleri, bu katili yakalamaya ant içmiş dört kişi filmin esas karakterleridir. Katilin ardında bıraktığı izleri takip eden takıntılı dört adam, ne yazık ki aslında katilin adımlarını izler biçimde şekillenmektedir. Bu katil yıllarca görünmedikten sonra yine ortaya çıktığında sadece öldürdüğü insanlar için değil tüm şehrin kabusu haline gelecektir. (Beyazperde)
Filmin sonunun beni tatmin etmediğini hatırlıyorum fakat tam emin değilim. Zira izleyeli uzun süre oldu. Bu filmi izlemek istememin sebebi açıkçası kadronun bana tanıdık olmasıydı. (Robert Downey Jr. Ve Mark Ruffalo kalp kalp) Fakat beğenilen bir film olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.
Transcendence (Evrim)
(Gizem/Gerilim)Konusu: Dr. Will Caster, büyük buluşlar yapmış, şimdilerde ise bir önemli yapay zeka projesini yürüten bir bilimadamıdır ve bu nedenle teknoloji karşıtı birtakım radikal grupların tepkisini çekmektedir. Nihayetinde bu kişilerin istedikleri teknolojik yardımı yapmadığı için bir terörist grubun saldırısına uğrar ve cinayete kurban gider. Kendisi gibi bilim adamı olan eşi Evelyn, Will'in beynini gelişmiş bir süperbilgisayara entegre eder. Will'in bedeni ölmüştür ama beyni eşiyle yeniden iletişime geçer. Dahası Will, bağlı olduğu bilgisayardan internet aracılığı ile tüm dünyayı yaklaşan terörist tehlikeye karşı uyarmaya başlar. Fakat terörist grup Will'in hala hayatta olduğunu fark edince, super-bilgisayarı yok etmek için harekete geçerler... (Beyazperde)
Teknoloji ilerledikçe kafamızda oluşan sorulardan birine cevap vermeye odaklanmış bir film. Gerçekten çok beğendim fakat sonu beni biraz üzdü.
Murder on The Orient Express (Doğu Ekspresinde Cinayet)
(Dram/Gizem)Konusu: 1930'lu yıllarda İstanbul ve Paris arasında sefer yapan ünlü Şark Ekspresi'nde bir cinayet işlenir. Amerikalı bir milyoner trende ölü bulunur.Trende çok sayıdaki yolcu arasında ünlü Belçikalı dedektif Hercule Poirot da vardır.Trenin kara saplanıp durması, Poirot'a yerel yetkililer duruma el koymadan önce cinayeti çözmesi için birkaç saat zaman verecektir.
Aynı isimli romandan uyarlanan filmin sonu gerçekten süprizli bütün Agatha romanları gibi. Poirot'u çok iyi benzetmişler diye düşünüyorum açıkçası.
Pulp Fiction (Ucuz Roman)
(Dram/Suç)Konusu: Ucuz Roman'da Honey Bunny ve Pumpkin, hayatlarına biraz hareket katmak isteyen genç ve birbirine aşık bir çift küçük soyguncudur. Öteyandan, iki kaşarlanmış gangster, Vincent Vega ve Jules, günlük işlerinden biri olarak, patronlarına ödemeyi geciktiren bir kaç sahetekar genci vurmaya giderler. Vincent patronun güzel ve genç karısına bebek bakıcılığı yapmakla da görevlendirilirken ortağı suç yaşamına son vermeye karar verir. Cesur bir boksör ise para karşılığı hile yapmayı reddederek şehirden kaçar. Kader bu aykırı tipleri muhteşem bir şekilde bir araya getirecek, yollarını kesiştirecektir. (beyazperde)
Three Billboards Outside Ebbing Missouri (Üç Billboard Ebbing Çıkışı, Missouri)
(Dram/Suç)Konusu: Üç Billboard Ebbing Çıkışı, Missouri, kızının cinayetini aydınlatmak isteyen bir anneyi temel alıyor. Kızının cinayet davasında bir suçlu bulunmadan aylar geçtikten sonra, Mildred Hayes cesur bir hamle yapar. Kentin saygıdeğer polis şefi William Willoughby'ye yöneltilen tartışmalı bir mesajla kentin ücra bir yolunda üç adet billboard kiralar. Şiddet eğilimli, çocuksu bir annenin çocuğu olan, şefin sağ kolu Dixon'ın adı olaya karıştığında, acılı anne ile güvenlik güçleri arasındaki savaş daha da şiddetlenecektir. (Beyazperde)
Molly's Game
(Dram/Suç)Konusu: Olimpiyatta aldığı başarısızlıktan sonra kayak sporunu bırakıp Hollywood’un elit insanları için sekiz yıl boyunca yüksek bahisli poker oyunları organize eden Molly Bloom isimli bir kadının öyküsünün anlatıldığı biyografik film. (Beyazperde)
Bu sene epey epey biyografik filmlere merak saldım ve gerçekten bu film ayrı bir harikaydı. Sonu olsun, gidişatı olsun. Kesinlikle tavsiye edebilirim!
Catch Me If You Can (Sıkıysa Yakala)
(Dram/Suç)Konusu: Sıkıysa Yakala, bir ajan ile bir suçlunun arasındaki kedi-fare oyununu konu ediyor. FBI ajanları hiç şüphe yok ki kendilerine çok fazla güvenmektedirler; ancak bu kez karşılarındaki, onlar için bile pek de kolay bir lokma olmayacaktır. Henüz yirmili yaşlarında, çocuk yaşta bir adam onlarca ülke gezerek, bazen pilot, bazen doktor, bazen savcı mesleklerine bürünerek FBI'ı peşinden koşturmaktadır. Bu ya bir kedi-fare oyunudur ya da sadece farenin oyunudur.
Avengers Infinity War (Avengers: Sonsuzluk Savaşı)
(Fantastik/Bilim Kurgu)Konusu: Avengers: Sonsuzluk Savaşı, dünyanın gördüğü en büyük tehdite karşı güçlerini birleştirmek zorunda olan kahramanların verdikleri mücadeleyi konu ediyor. Kaptan Amerika ve Iron Man'in arasında yaşanan olayların ardından bölünen kahramanlarımız, birbirlerinden uzaklara savrulurlar. Hepsi kendi yandaşlarıyla dünyayı korumaya çalışmaktadır. Ancak dünyanın kaderi bir kez daha tehlikeye girer. Sınırsız bir güç kaynağı olan sonsuzluk taşlarının peşine düşen Thanos, dünyanın gördüğü en büyük tehdittir. İnsanlığın kaderi bir kez daha, insanlık için savaşmaya ant içmiş kahramanlarımız elindedir.
Upgrade
(Gerilim/Fantastik)Konusu: Eşiyle birlikteyken acımasızca saldırıya uğrayan Grey Trace, karısını saldırıda kaybetmenin yanı sıra belden aşağı da felç olmuştur. Günün birinde bir milyarder muciten bedenini geliştirecek deneysel bir tedavi teklifi alır. Tedavi için Trace'in bedenine STEM olarak adlandırılan yapay zeka implantı yerleştirilir. Tedavi ile insanüstü yetenekler kazanan Trace, karısını öldüren ve kendi hayatını mahveden kişilerden intikam almak için yola koyulur...
Yukarıdaki filmlerden birine benziyor yine. Gelişen teknolojinin insan kafasında yarattığı sorulardan başka birini cevaplamış bu film. Yine sonu beni bir miktar üzdü. Fakat izlemeye değer diye düşünüyorum.
Searching (Kayıp Aranıyor)
(Dram/Gerilim)Konusu: Kayıp Aranıyor, kaybolan kızını bulmak için bilgisayar üzerinden araştırmaya başlayan bir babanın yaşadıklarını konu ediyor. David Kim’in 16 yaşındaki kızı kaybolunca, yerel soruşturma açılıp davaya dedektif atanmıştır. Dedektiflerin araştırmaya başlamasından 37 saat sonra David kimsenin bakmadığı bir yeri araştırmaya karar verir. Bütün sırların saklandığı yer kızının bilgisayarıdır. Kızının bilgisayarı kurcalayan çaresiz baba, kızının kişisel dünyasına da giriş yapar. Bilmediği sırlarla karşılaşan adam, tamamen yok olmadan önce kızını bulmak için onun geride bıraktığı dijital ipuçlarını takip etmelidir...
Tek kelime ile izlemelisiniz. Çünkü filmin ilerleyişini sadece bilgisayar üstünden izleyebiliyorsunuz. Okuduğuma göre filmin çekimleri 18 gün sürmüş. Tamamlanması ise 2 yıl!
The Spy Who Dumped Me (Beni Satan Casus)
(Aksiyon/Macera)Konusu: 30'lu yaşlarında olan Audrey ve Morgan, birbirlerinin en yakın arkadaşıdır. Los Angeles'ta sürdürdükleri hayat, sakin olsa da ikisini de tatmin etmemektedir. Öne çıkan hiçbir noktası olmayan sıradan hayatları, Audrey'in eski sevgilisinin bir anda evlerine gelmesiyle karışır. Peşinde ölümcül suikastçılar olan bu adam, iki kadının hayatını altüst eder. Eski sevgilisinin ajan olduğunu öğrenen Audrey ve ona yoldaşlık etmeye kararlı olan Morgan, kendilerini bile şaşırtarak maceraya atılırlar. Avrupa boyunca peşlerindeki suikastçılardan kaçan ekip, bu süreçte dünyayı kurtaracak bir plan yapmak zorundadır. Uluslararası bir komploya karışan ikilinin her şeyi çözmek için zamanı bir hayli kısıtlıdır...
'Bir şeyler izleyeyim kafam dağılsın.' modundaysanız gerçekten size hitap edebilecek bir film. Bol bol koşturmalı, patlatmalı bir aksiyon filmi.
The Devil Wears Prada (Şeytan Marka Giyer)
(Dram/Komedi-drama)
Bu listede yanan şöminenin karşısında, panduflar ve pijamalar giyilmiş bir yorgana sarılmış şekilde sevdiklerinizle izlenebilecek iki film olduğunu düşünüyorum. Ve şeytan marka giyer bu filmlerden birisi.
Tag (Yakalandın)
(Komedi)Konusu: 5 yakın arkadaşın 30 yıldır sürdürdükleri bir oyun, artık şaşmaz bir gelenek haline gelmiştir. Her yılın Mayıs ayında ebelemece oynayan bu 5 koca adamın oyun zamanı, bu kez aralarındaki en oyuncunun, Jerry'nin (Jeremy Renner) düğün zamanına denk gelmiştir. Hiçbir sezonu 'ebe' olarak kapatmamayı başaran Jerry, evlendikten sonra bir daha bu oyuna katılmayacağını açıklayınca, geri kalan dörtlü, onun yenilgisiz bir şekilde ayrılmasına engel olmak için her şeyi denemeye karar verir. Elbette Jerry de bu mücadeleye hazırlıklıdır. (sinemalar)
Yakalandın da sevdiklerinizle izleyebileceğiniz filmlerden ikincisi. Gerçek bir hikayeden uyarlandığını sonundaki videolardan öğrendim. Gerçekten çok eğlenebileceğiniz bir film.