Facebook kullanmayışım bazen ayağıma dolanabiliyor ki bu da
o zamanlardan biri. Google blog yazarlarına aşırı faydası olan Google plus
uygulamasını kapattığı süreç içinde zaten buralarda değildim. Yani
okunmalarımın dibi göreceği konuşunda en ufak bir fikrim yoktu. Dönemeye
karar verdiğim beri kara kara bakıyorum okunma sayılarına. Aklımda birkaç çözüm
var aslında ama biraz daha zamanın geçmesini bekleyeceğim.
Adana’dan Ankara’ya gelmek benim için bir travma. Çünkü
yaşadığım bazı olayların doğurduğu bir sonuç olarak buraya geldiğimde sanki
Adana’ya –ait olduğum şehre- geri dönemeyecekmişim gibi, sanki Ankara beni
bütün griliği ve kasvetiyle yutacakmış gibi geliyor her seferinde. Böyle bir
olağanüstü durum yüzünden oradan ayrılmak ve bu olağanüstü durumumuzun
bitmemesi her seferinde panik atak krizi geçirmeme sebebiyet veriyor.
En zor, en kötü hissettiğim günlerimde buradaydım. Asla geçmeyecek
dediğim olaylar geçti. Hiçbir fırtına sonsuza kadar sürmüyor nasılsa. Hepimizin
ortak korkusu sevdiklerimize bu fırtınanın zarar vermesi.
Bir söz vardı, aradım fakat bulamadım. Olaylar hiçbir zaman
insanların düşündüğü kadar kötü sonuçlanmaz diye. Geçmişime dönüp bakınca –en azından
kendim için- gerçekten ne kadar doğru olduğunu fark ediyorum. Işığımı, odağımı
kaybettiğim her rüzgarın beni farklı yere savurduğu zamanlarım oldu. Fakat
eninde sonunda kuzey yıldızını bulup tekrar yoluma devam ettim.
Karantinada gözlemlediğim iki insan tipi var. Birincisi
zaten hayatı boyunca karantina içinde yaşamış insanlar. İkincileri de
sosyalleşmezse mutlaka yalnızlıktan ve sıkıntıdan ölecek insanlar. Bir de bunların kesişim kümesi var.
Eğer ki Adana’da hayatıma devam ediyor olsaydım psikolojimin
karantinadan daha fazla olumsuz yönde etkilenebileceğini düşünüyorum. Gerçi
pozitif bir yönünün olması beklenemez ama neyse. Ankara’da ise durum daha
karışık. Buradaki sosyal çevrem biraz daha az ve genelde ailemin
ziyaretlerinden fazla öteye gitmediği için şu anki rutinim ile normalde devam ettirdiğim rutinim arasında
çok fazla bir fark yok.
Kardeşlerimle başa çıkmak zor oluyor bir miktar tüm gün evde
olan minik bedenler sürekli beslenmeye ihtiyaç duyuyorlar. Kekler, kurabiyeler
yapsam da sürekli 24 saat dayandıramıyoruz üç oğlana.
Onun haricinde evde tüm gün yatıp sosyal medyada sörf
yapmaktansa her krizin bir fırsata dönüştürülebileceği taraftarıyım. İnsanlar
sürekli aynı aktiviteleri söyleseler de bir hobi sahibi olmanın önemli olduğunu
düşünüyorum. İlginizi çekebilecek bir
hobi bulmak ve bunu geliştirmek için istemediğiniz kadar zamanınız var.
(Instagram'da bol bol paylaşım yapıyorum @yalnizamazogur)
Kendim için konuşmam gerekirse uzun bir süredir çizime ilgi
duyuyordum hatta udemy'den sene başında bir çizim kursu bile almıştım. Her işin
anahtar noktası pratiklik olduğu için bol bol pratik yapmak önemli oluyor
yetenekten ziyade.
Onun haricinde bir süredir geleceğim için somut adımlar
atmıyordum zira okula devam ediyor olmak benim için somut bir adım değil.
Üniversite eğitiminin hayatta gelmek istediğimiz yer için yeterli olmadığını
düşünüyorum bu genelde her bölüm için böyle. Gitmek istediğiniz patikaya doğru
ilerleyip kendinizi o yönde geliştirmezseniz işler sanılan kadar kolay
gitmeyebilir. Bu konu hakkında daha ayrıntılı şekilde kodawari.enginneer.com da
yazı yazacağım.
Film,dizi,kitap üçlüsü için eğer ki yıllık bir hedefiniz yok
ise bu konularda kitap okumak dışında film ve diziyi sürekli izlemenin ekstra
bir verim getirebileceğini düşünmüyorum. Tabi her şey tadında güzel, odak
noktası olarak her şeyden az az devam etmek daha iyi bir plan olabilir.