Beynimdeki su buharlaşıyor sanki. Çok şehir gezdim belki altı belki yedi. Hiçbirini Adana kadar sevmedim. Ama Adana gerçekten bana iyi gelmedi. En azından ruheşim öyle söylüyor. Ruh halim dengesizdir. Değişken demiyorum dengesiz. Bir anda kahkaha atıp beş saniye sonra ağlayabilecek bir kapasitem vardır. Onun teorisine göre hava değişimleri de beni etkiliyormuş. Haklı olma oranı epey yüksek. Böyle olunca Adana pek iyi gelmiyor işte. Bir anda yakıcı sıcak bastırır. Yarım saat sonra esmeye başlar. Daha sonra seni eritir hava. Ardından akşam gökyüzü yarılırcasına denizler, okyanuslar boşalır şehre.
Sadece buradan bakınca bile beş yada altı ruh hali değiştiriyorum.
Yine de bana aynı zamanda en iyi gelen şehir de Adana. Bu konuya daha sonra geleceğim. Belki de anlatmam kim bilir?
'Dünyada kalan son insan odada sandalyede oturuyordu.
Birden kapı çalındı.'
Bir ürperti geldi mi Dünyalı? Ensende bir nefes hissettin mi?
Halıların aralarında, yatağında, banyonun her yerinde olan mikroorganizmalardan haberin var mı? Senin yediğin her şeyin içinde olan gözle göremeyeceğin bakterilerden? Sen odada yalnız başına oturduğunu düşünürken bile onlar iki belki de üç katına çıktılar. Biraz araştırdığında anlayacaksın ne demek istediğimi.
Buradan da tek bir sonuca çıkıyoruz.
Kimse yalnız değildir.
Yalnız hissetmek ayrı bir şeydir. Aradaki farkı anlamanı istiyorum Dünyalı. Nasıl yalnız hissedersin biliyor musun Dünyalı? Kimse seni anlamadığı zaman. Bu da çok klasik bir cümledir. Bunu gerçek anlamda algılaman gerekir. Arkadaşlarına, ailene, yakınında bulunan her bir bireye düşüncelerini anlattığın zaman sana göz devirmeleridir kimsenin seni anlamaması. Bir şey söylediğin zaman kafaların çevrilmesidir. En yakın gördüğün annenin bile kimi zaman sana deli muamelesi yapmasıdır kimsenin seni anlamaması. O Instagram'da güldüğün fotoğrafları gönderecek, paylaşacak kimsen olmamasıdır. Sokakta yalnız yürümeye alışmaktır. Bir restoranda masada tek başına oturup yemek yemenin eskisi kadar garip gelmemesidir. İnsanları incelemeye başlamaktır.
Aynaya bakamamaktır. O baktığın nadir zamanlarda da 'Neyim var benim?' demektir.
İliklerine kadar normal olmayı istemektir.
Ama asla normal olamamaktır.
Odanda tek başına oturup, günlerce dışarı çıkmamaktır.
Şimdi az çok anlayabildin mi Dünyalı yalnız hissetmeyi?
Kendini yalnız hissettiğini söyleyenlerin onda dokuzu bunlardan hiçbirini yaşamamıştır. Sadece laf olsun işte. Kimileri dikkat çekmek için yapar bunu. Gayet de başarılı oluyorlar. Kim olduklarını görmek için twitter hesabında retweet ettiğin kişilere bakman yeterli Dünyalı.
Gerçekten yalnız hissedenleri görmezsin Dünyalı. Çünkü onlar çığlık atsa bile duyulmaz çığlıkları. Kimse bilmez boğulduklarını. Kurtarılmadıkları taktirde sessizce ölürler.
İşte Dünyalı al sana abarttığın bir kavramın gerçek yüzü daha. Bir daha yalnız olduğunu yada hissettiğini duymayayım!