Öldürücü 7 Gün #4


Tekrardan merhabalar dünyalılar!

Bu aralar burada o kadar sesim çıkmıyordu sadece üniversiteye giriş yazı dizilerine odaklanmış durumdayım çünkü. Onları aradan çıkarmak beni bayağı rahatlatacak. Çünkü bu blogu açarken aklımda olan sabit üç beş yazı vardı. Onları yazıp kenara koyarsam hem kafamdaki düşünceler rahatlar hem de İnstagram'da sürekli gelen birkaç soruyu durmadan sayfalarca yazmak yerine buraya yönlendirebilme imkanı çıkar bana.


                                       
Sonunda sevgili deeptone'un bana önerdiği ingilizce kaynaklarını alabildim. Ve tabi yanında bir sürü renkli kalem ile. Size senenin başında bahsettiğim eksiklerimi tamamlama ile ilgili çalışmalara başladım.

                                            

Onun haricinde orada buradayım işte. Daha çok instagram'da. Orada çok ponçik minik bir ülkem var. Hepsi birbirinden şirin insanlar. Aslında yeniden ve yeniden anladım ki hiçbirimiz yalnız değiliz. Sadece düşüncelerimizin başka biri tarafından seslendirilmesine ihtiyacımız var. Ve bu seslendiren kişi ben oluyorum. Hem güzel hem riskli iş kitle edinmek aslında.


Neyse çok boş konuşuyormuşum gibi hissediyorum bu aralar şuraya birkaç tane film önerisi bırakayım da gideyim. Bu arada yeni anime önerisi yazımı yazacağım. Seviyorum abi napayım.


The Intern/ Stajer 

Tür Komedi


Başarılı bir şirketin sahibi olan Jules Ostin, çalışanlarından birinin tavsiyesiyle yeni bir stajyer programı başlatır. Biraz yaşını almış insanlara yönelik olan bu deneysel programa ilk başlayan kişi ise 70 yaşındaki Ben Whittaker olur. Şirketin genç kadrosunun yaş ortalamasını bir hayli yükselten Whittaker ile yanında çalıştığı Ostin arasında zamanla iş ilişkisi sağlam bir dostluğa dönüşecektir.

Kaynak: Beyazperde


Barış Özcan'ın videolarını keşfettiğim an yaptığım iki şey oldu. Bir bu filmi izlemek iki Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi? kitabını almak. Zaten kitabı o zaman yeni bitirdiğim Psyco Pass adlı animede de rast gelmiştim. (Arkadaş soundtrack mozart çalıyordu o kadar harika bir animeydi) İkinci kez önüme gelince okumak farz olmuştu.

                                


Neyse konuyu çok dağıttım. Bu Ben telefon rehberi şirketinden emekli olmuş biri. Fakat emeklilik hayatı onu çok sıkıyor. Dünyayı gezmesine, yoga yapmasına ve çeşitli diller öğrenmesine rağmen. O sıralarda bir ilana rast geliyor. Ve başvuruyor. Şirket o dönem yeni olan bir kıyafet satış sitesi. Bizim trendyol benzeri bir şey yani.


                                  




Bu şirketin Ceo'su Jules (Anne Hathaway'e bayılıyorum çok şirin bence.) geldiği noktaya tırnakları ile kazarak gelmiş biri. Ceo'luk konusunda çok deneyimi yok ama muhteşem bir şirket yönetme tekniği var. Barış Özcan'da bundan bahsediyordu zaten.


                                


Jules'in hiç beklemediği anda hayatı çatırdar ve değer verdiği her şey, şirketi, eşi ellerinden kaymak üzeredir. İnanılmaz şekilde bunların hepsini toplayan, başlarda kendisinden Jules'in umudu olmayan ve önemsiz işlere verdiği Ben olur.


(ÇOK GÜZEL KONU ANLATMADIM MI BİR DAKİKA KENDİMLE GURUR DUYUP GELEYİM)


                                  

John Wick

Tür Aksiyon, Gerilim
John Wick, emekliye ayrılmış bir tetikçidir. Emekliliğinin tadını çıkarırken karısının yakalandığı amansız hastalıkla hayatı altüst olur. Karısından kendisine kalan en değerli varlığı ve can yoldaşı köpeğidir. Ancak evine dalan üç gangster onu da öldürür. Gansterlerden biri, mafya babası Viggo Tasarov'un oğlu Josef Tasarov'dur ve John'un daha önce birlikte çalıştığı bir adamdır. Artık kaybedecek hiçbir şeyi de kalmayan John Wick'in tek istediği intikamdır ve New York sokaklarında düşmanlarıyla nefes kesen bir kovalamacanın içine girer.


Kaynak: Beyazperde




Aksiyon severler koşun anam. Dıkşın Dıkşın dıkşın ya. Filmin özeti bu evet.
  



Bu da eleştirisi. Gençler uyarayım biraz küfürlü ama bu kanala, Taha abiye bayılıyorum ki kendisiyle tanışma fırsatım da oldu. (Ama cidden çok komik)

Etkilendiğim yer seri katiller arasında olan sistem. Gerçekten harikaydı. 


Son olarak bu mükemmeli de buraya bırakıyorum.

Azınlık Raporu

Tür Bilimkurgu


Dedektif John Anderton, psişik güçlere sahip kahinler ve bazı teknolojik aygıtlar sayesinde cinayetleri daha işlenmeden önce fark edip suçluları yakalayan özel bir polis biriminin başındadır. Anderton’ın kusursuz işlediğine inandığı sistem, birdenbire tersine döner. Anderton’ın şefi olduğu birim, cinayet suçlamasıyla onun peşine düşer. Avcı artık av olmuştur... Şimdiye kadar kölesi olduğu sistem artık John'un başının belası haline gelmiştir.






Bu filmi izleyeli bayağı oldu ama hala favorilerim arasındadır. Sanırım bu gelecek konulu filmleri seviyorum. 



Harika bir film. İzleyin izlettirin.


Görüşürüz dünyalılar.

12 yorum:

  1. Anne Hathaway'in filmi izlemek istedim, o kadını bende çok seviyorum... azınlık raporunu ise sürekli izleyip bir türlü bitirememiştim bir tekrar bakayım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. KANKA İZLE ALLAH'INI SEVERSEN İZLE CANIMI VEREYİM İZLE ÖYLE BİR FİLM. (abarttım tamam vurmmayın)

      Sil
  2. heeey izlediğin sevdiğin animelerin listesini yapsanaa. senin insta hikayelerin bağımlısıyım ben ayolcum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. canım bitanem deep. Sen istersin de yapmaz mıyım? Ya bir şey soracağım sana blogda takipçi arttırmanın yolları nedir bana biraz tüyo verebilir mini? (yazan üzgün)

      Sil
  3. ; http://www.mustafaalniak.net/2016/10/stajyer.html
    ayrıca şu sayfaya da bak; http://www.mustafaalniak.net/p/izlediklerim.html

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mustafa Bey yazıyı öyle bir yazmışsınız ki başta sevmemiş ortada sevmiş sonda gene sevmemiş ya filmi :( diye düşündüm yemin ederim

      Sil
  4. biraz blog gez kendini göster biraz yorum yap görsünler seni. du seni yazayım bilokumda yine :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. GURBAN OLAYIM SANAAA YAAA. Şu mecrada bütün tribimi, kahrımı çeken yegane insan ben senin hakkını nasıl öderim

      Sil
  5. Su elestirel parodilere ben de bayiliyorum, kufurlu de olsa cok eglenceli. :)

    YanıtlaSil
  6. Düşüncelerin sesli duymaya ihtiyacımız var , farklı olsun bu düşünce yada aynı olsun bir önemi yok , yeter ki düşüncelerini seslendir :D
    Ay anime yaz :D aşırı anime açlığındayım şu sıralar :D
    Bence de gurur duymalısın çok tatlış yazmışsın yaaa :D

    YanıtlaSil
  7. Thank you for advices my blogger friend.İngilizce çalışıyorsun diye ingilizce yazım bak:))

    YanıtlaSil
  8. "Daha çok instagram'da. Orada çok ponçik minik bir ülkem var. Hepsi birbirinden şirin insanlar." evelallah çok şirinizdir. Kendimden biliyorum yani harika bi şirinliğim var tam bi şirinlik abidesiyim. :') bu arada önerdiğin filmlerin çoğunu izlemiş olmam. ❤️❤️❤️😍

    YanıtlaSil