Geldiği Gibi Gidiyor Gönlümün Efendisi

Kimden bahsediyorum acaba?

Tabiki Sherlock!

Tamam, tamam sakince yazmaya çalışcağım. (SANKİ MÜMKÜNMÜŞ GİBİ)

Sherlock Sir Arthur Conan Doyle'ın aynı adı taşıyan romanlarındaki öyküler temel alınarak Steven Moffat ve Mark Gatiss tarafından hazırlanan, her yıl bazen acırlarsa 3 acımazlarsa mini bir bölüm yayınlayarak fanlarınını yaşlandırıp çıldırtan, BBC One'da yayınlanan efsaneleşmiş bir dizidir.


Kendilerini ilk keşfettiğimde (Ki ben ilk sezondan itibaren takipçisiydim. Kendi çevreme ben alışkanlık edindirdim bu diziyi.) Cnbc-e'de birinci sezonun reklamı yapılıyordu. Tabi Cnbc-e TLC'ye dönüşmemişti o zamanlar. (Buralar hep dutluktu yiğenim.)

Aslında dizinin konusu 'Sherlock günümüzde yaşasaydı nasıl biri olurdu?' olarak genellenebilir. Fakat ben sezon sezon açıklayacağım.

1.Sezon



Afganisdan'daki görevinden dönen Dr. Watson eski okul arkadaşı olan Mike Stanford ile karşılaşır. Watson'un askeri pansiyonda kaldığını öğrenen Stanford ona ev arkadaşı olması için tanıdığı biri olduğunu söyler. Bu kişi tabiki Sherlock'tur.
Tanışma sahnesi: (Bu arada şaşkınlıktan açılan ağızları kapatalım lütfen sinek kaçmasın.) (yazar gülüyor)



Ah Molly ah. Umutsuzca bir çok fonksiyonlu sosyopatın dikkatini çekmeye çalışan zavallı Molly. 
Ardından olaylar birbirini izler. Kendini maceraya ve koşturmaya kaptıran Watson sonunda el titremesinin ve ayağındaki travma sonucu oluşan tökezlemenin nedenini anlar.


İlk sezon daha çok çözdükleri vakalara odaklı bu sebepten ötürü benim en sevdiğim sezon olarak nitelendirelebilir. Tabiki diğer sezonları da seviyorum fakat bu sezonun yeri ayrıdır.


Son bölümde Sherlock'un can düşmanı olan Profesör James Moriarty ortaya çıkar. Sherlock'un sıkıntıdan kendini öldüreceği sırada bir dizi oyun şeklinde çözülmesi gerek cinayet önüne gelir. Ve sonunda iki can düşmanı ilk kez karşı karşıya gelir.

2.Sezon




Bu sezonda daha ilk odak noktamız Irene Adler. Orjinal romanda suç dünyasının kraliçesi olan Adler hanfendiyi fantazi dünyasının kırbaçlı kadınına dönüştürmeleri hoşuma gitmedi açıkçası. Belki de Adler'ı canlandıran oyuncuya ısınamadım ondandır.



İngiltere Hükümeti (Mycroft Holmes yani)  Sherlock'tan bu kadındaki 'Özel' bazı resimleri geri almasını istiyor. Resimlerde şifreli bir telefonda.


Bu arada bölüm bitiminde Sherlock'un yaptığı davranış gönüllerimizi fethetti tabiki.

İkinci bölüm yine davaya odaklı bir tampon bölüm görevi görmekte. Ve son bölüm.  Bu bölümde Moriarty ve Sherlock karşı karşıya geliyor ve bütün kozlarını kullanıyorlar. Siz şanslısınız hemen izleyip sonraki sezona geçebilirsiniz. Ben kalbim kırılmış bir şekilde bir yıl bekledim bir yıl!!


3.Sezon

                                        
(3. sığmadı be)


İlk bölümde kanımın donmadığını söylemeden geçemeyeceğim. İlk bölümde aynı zamanda çok hoş bir sahne vardı fakat bir türlü bulamadım. 
Neyse izleyince hangisi olduğunu bulmaya çalışırsınız belki. 



Son bölümde Charles Augustus Magnussen'ı Lars Mikkelsen'in oynayacağını duyunca havalara uçtum. (Neden Mads Mikkelsen'in abisi çünkü. Ve ben Hannibal'ın sadece ilk 3 bölümünü korkumdan dolayı izleyebilmiş olsam da o adama bayılıyorum. Ne alaka dediğinizi duyar gibiyim fakat böyle bağlantılar bulmak hoşuma gidiyor açıkçası)


Bu seferde Sherlock Magnussen ile karşı karşıya geliyor fakat bu seferki amacı Mary Watson'u korumak.

4.Sezon


Aklımızı başımızdan alan sezon. Bu sezon hakkında çok bilgi vermeyeceğim çünkü izlemeyenlerin çok olduğuna inanıyorum. Fakat bilmeniz gereken önceki sezonlar içinde herhangi bir repliğin asla boşu boşuna söylenmemiş olmasıydı. Sınavlarım bitince tekrar göndermelerle ilgili ufak bir yazı yazarım diye düşünüyorum. 
Fakat yine de ilk bölümünü çok beğenmedim. İkinci bölüm zirveydi, son bölüm ise ya fazla zorlama ya fazla hızlı olmuş çözemedim.

YİNE DE;

Piyasadaki çoğu yabancı diziye göre çok daha iyi, beyin yakan aynı zamanda efsaneleşme yolunda giden bir dizidir Sherlock.


10 yorum:

  1. Hiç film seyretmediğim halde seyredesim geldi. Güzeldi. Emeğine sağlık :)

    YanıtlaSil
  2. İzlemediğimi itiraf etmeliyim fakat Doctor Who'dan sonra daha iyi bir yabancı dizi bulabileceğimi sanmıyorum :)

    YanıtlaSil
  3. ben de ilk sezondan beri izliyorum ve bölümleri baştan izlemeseydim aradan geçen sürede hepsini unuturdum o kadar çok detay var ki son sezon fena değildi ama ilk izlemede kaçırdığımız çok olay var diye düşünüyorum yeniden baştan izleyeceğim bütün diziyi ancak keser beni .-))

    YanıtlaSil
  4. Bu diziyi başka bloglarda da gördüm. Gerçekten merakım tavan yaptı artık. Sanırım başlayacağım izlemeye :)

    YanıtlaSil
  5. nefis yazmışsııın. tez gibi olmuş. sen de sherlocked olmuşsun yaneeee :)

    YanıtlaSil
  6. Bu aralar çox qarşıma çıxdı bu dizinin adı.Hələ sən də elə gözəl anlatmısan ki, mütləq baxım gərək.Qələminə sağlıq.

    YanıtlaSil
  7. 4. sezon izlemiş olduğum en iyi sezondu :) Her bölüm film tadında inanılmaz sürükleyici.. İzlemeyen herkese bende tavsiye ederim. Bende ziyarete beklerim :)

    YanıtlaSil
  8. Harika yazmissin. Emeğine sağlık :))

    YanıtlaSil
  9. Ben bu yazını kaçırmışım diyorum bu kız Sherlock yazmayacak mıydı , dalgınlık işte :D İngiliz aksanını hiç sevemiyorum ya ,- Doctor WHO dışında tabi gerçi onu da doktor yaşlanınca izlemeyi bıraktım ama neyse :D - , yani öyle garip geliyor ki konuşmaları , hep yarıda bırakıyorum . Ama çok güzel anlatmışsın ki ben burada heyecanlandım :D

    YanıtlaSil
  10. Sherlock Holmes romanlarını çok severim ama henüz bu diziyi hiç izlemedim. Yakında mutlaka göz atarım, teşekkürler.

    YanıtlaSil